Modern bridges are similar in shape.
- Modern köprüler şekil olarak benzer.
The climate of New Zealand is similar to that of Japan.
- Yeni Zelanda'nın iklimi, Japonya'nınkine benzerdir.
The two brothers are as like as two peas.
- İki erkek kardeş iki bezelye tanesi kadar benzer.
Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
- Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
My opinion is similar to yours.
- Benim görüşüm seninkine benzer.
The potato ricer, similar to the garlic press, is essential to making lefse.
- Sarmısak presine benzer, patates presi lefse ,Norveç patates yemeği, yapmak için gereklidir.
I see no analogy between your problem and mine.
- Problemlerimiz arasında benzerlik görmüyorum.
Ken and his brother are very much alike.
- Ken ve erkek kardeşi birbirine çok benzer.
The twins are as alike as two peas in a pod.
- İkizler bir zarftaki iki bezelye kadar benzerler.
All of you behave similarly.
- Hepiniz benzer şekilde davranıyorsunuz.
They are the spitting image of one another.
- Onlar birbirlerinin benzeri.
We have many things in common: hobbies, educational background, and so on.
- Bizim ortak çok şeyimiz var: hobiler, öğretim durumu, ve benzeri.
If you feel there are several possible translations, note that for the same sentence, you can add several translations in the same language.
- Birkaç olası çeviri olduğunu anlarsanız benzer cümleleri not edin, çünkü aynı dilde birkaç çeviri ekleyebilirsiniz.
Excessive gambling causes the same brain changes as a drug addiction.
- Fazla kumar, uyuşturucu bağımlılığına benzer beyin değişimlerine neden olur.
Tom's children all look alike.
- Tom'un çocuklarının hepsi benzer görünüyor.
All those flowers look alike.
- Bütün bu çiçekler benzer görünüyor.
Tom and Mary bought matching shirts.
- Tom ve Mary benzer gömlekler satın aldılar.
We shall never see her match.
- Biz onun benzerini asla görmeyeceğiz.
You and I don't think alike.
- Sen ve ben benzer şekilde düşünmüyoruz.
You and I think alike.
- Sen ve ben benzer şekilde düşünüyoruz.
I need pens, notebooks and so on.
- Dolma kalemlere, defterlere ve buna benzer şeylere ihtiyacım var.