I know Tom is connected.
- Tom'un bağlı olduğunu biliyorum.
She is connected with that company.
- O, o şirkete bağlıdır.
It is often necessary to depend upon others.
- Başkalarına bağlı olmak sık sık gereklidir.
The body and the mind of man are so closely bound together that whatever affects one affects the other.
- İnsanın beden ve aklı birbirine öylesine bağlıdır ki birini etkileyen diğerini de etkiler.
They are bound together by common interests.
- Onlar ortak çıkarları tarafından birbirine bağlıdır.
He is deeply attached to her.
- O, ona derinden bağlıdır.
I'm really attached to my mother.
- Anneme gerçekten bağlıyım.
He was no longer dependent on his parents.
- O artık ebeveynlerine bağlı değil.
We are dependent on each other.
- Biz birbirimize bağlıyız.
We have to keep our dog tied.
- Köpeğimizi bağlı tutmak zorundayız.
I'm tied up right now.
- Ben şu anda bağlıyım.
Wearing green is optional.
- Yeşil giymek isteğe bağlıdır.
Pain is inevitable. Suffering is optional.
- Ağrı kaçınılmazdır. Acı isteğe bağlıdır.
Tom and Mary are very devoted to each other.
- Tom ve Mary birbirlerine çok bağlılar.
Tom and Mary are both very devoted parents.
- Tom ve Mary ikisi de ebeveynlerine çok bağlılar.
The royal jewels are kept under lock and key.
- Kraliyet mücevherleri kilit ve anahtara bağlı tutulur.
The college is affiliated with the university.
- Kolej üniversite ile bağlı.
That branch is affiliated to the miners' union.
- Bu şube madenciler sendikasına bağlıdır.
He played the Liszt sonata blindfolded.
- O, Liszt sonatını gözleri bağlı çaldı.