I am not accustomed to speaking in public.
- Ben herkesin önünde konuşmaya alışık değilim.
He was not accustomed to sleeping alone.
- Yalnız yatmaya alışık değildi.
Tom isn't used to walking barefooted.
- Tom yalın ayak yürümeye alışık değildir.
I'm not used to making speeches in public.
- Herkesin önünde konuşmalar yapmaya alışık değilim.