-a kadar

listen to the pronunciation of -a kadar
Турецкий язык - Английский Язык

Определение -a kadar в Турецкий язык Английский Язык словарь

-a kadar
-Up
-e kadar
till
-e kadar
by the time
ağzına kadar dolu olmak
brim
başından sonuna kadar
all the way
bu kadar
this

Is it this hot every day? - Her gün bu kadar sıcak mı?

Never be this late again. - Asla tekrar bu kadar geç kalma.

yeteri kadar
enough

It is boiled just enough. - Sadece yeteri kadar kaynatılır.

Mom was innocent enough to ask him: Would you like any more beer? - Annem yeteri kadar masum bir halde Biraz daha bira ister misin? diye sordu.

-e kadar
through
-e kadar
until
-e kadar
down to
-e kadar
to
-ye kadar
until
bu kadar
that's it

I believe that's it for now. - Şimdilik bu kadar olduğuna inanıyorum.

That's it. I've done all I can do. - Bu kadar. Elimden gelen her şeyi yaptım.

bu kadar
that

See how Lenny can swallow an entire hot dog without chewing or choking? That's why upper management loves him so much. - Lenny'nin nasıl çiğnemeden veya boğulmadan tam bir sosisli sandvici yutabildiğine bak? Bu nedenle üst idare onu bu kadar fazla sever.

Hand it over. That's all you've got? - Ver onu. Sahip olduğunun hepsi bu kadar mı?

e kadar
by the time
e kadar
(Havacılık) through
hepsi bu kadar teşekkürler
that's all
inceye kadar
until
kadar
as as
kadar
as well as

He teaches mathematics as well as English. - O, İngilizce öğrettiği kadar matematik de öğretiyor.

The rich have troubles as well as the poor. - Zenginlerin fakirler kadar sorunları vardır.

kadar güçlü
as strong as
nereye kadar?
how far

How far do I have to go? - Nereye kadar gitmek zorundayız?

How far are you willing to take this? - Bunu nereye kadar götürmeye isteklisin?

yeteri kadar
sufficiently
-e kadar
up to
ardına kadar
wide

Fadil found the door wide open. - Fadıl kapıyı ardına kadar açık buldu.

Tom opened his eyes wide. - Tom gözlerini ardına kadar açtı.

ardına kadar açık
wide

Fadil found the door wide open. - Fadıl kapıyı ardına kadar açık buldu.

Keep your eyes wide open! - Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.

-den -e kadar
from to
-e kadar
up
-e kadar
by
-e kadar
thru
-e kadar
as well as
-e kadar
as far as
-e kadar
pending
bacak kadar
squat
bacak kadar
very short
bacak kadar
tiny
bit kadar
tiny
bit kadar
very small
bu kadar
this thing
bu kadar
that much

How did you get that much money? - Bu kadar çok parayı nasıl kazandın?

I'm not going to eat that much. - Bu kadar fazla yemeyeceğim.

bu kadar
this quantity
bu kadar
such

Stop being such dolts. - Bu kadar aptal olmayı bırak.

I've never had such a large sum of money. - Ben hiç bu kadar büyük bir paraya sahip olmadım.

bu kadar mı
is that all
dibine kadar gömülmek
(deyim) entangle with
dize kadar
(deyim) knee-deep
e kadar
(Havacılık) up
e kadar
(Havacılık) thru
e kadar
down to
e kadar giden
date back
elden geldiği kadar
with might and main
elinden geldiği kadar çabuk
as fast as he could lick
en ince ayrıntısına kadar
blow-by-blow
en ince detayına kadar
in depth
en ince noktasına kadar
up to the mark
eve kadar optik lif
(Bilgisayar,İnşaat) fiber to the home
hepsi bu kadar
that's all
herkes kadar iyi
(deyim) with the best of them
kadar
proportion
kadar
as near as
kadar
as big as

I am about as big as my father now. - Şimdi yaklaşık babam kadar büyüğüm.

This cat is as big as that one. - Bu kedi şu kedi kadar büyüktür.

kadar
degree

Today, the temperature rose as high as 30 degrees Celsius. - Bugün ısı 30 santigrat dereceye kadar yükseldi.

She can be trusted to some degree. - Ona bir dereceye kadar güvenilebilir.

kadar
about

Don't worry about money so much. - Para için o kadar çok kaygılanma.

Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering. - Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.

kadar
as much

Few things give us as much pleasure as music. - Birkaç şey bize müzik kadar çok zevk verir.

The news surprised him as much as it did me. - Haber onu, beni şaşırttığı kadar, çok şaşırttı.

kadar
as... as
kadar
so as

The people all praised the emperor's clothes without telling him the truth so as not to seem stupid, until a little boy said, The emperor is naked! - İnsanların hepsi küçük bir çocuk İmparator çıplak! deyinceye kadar aptal görünmemek için ona gerçeği söylemeden imparatorun giysilerini övdü.

Try to do so as far as the station. - İstasyona kadar öyle yapmaya çalış.

kadar
something like

I'm too old to do something like that. - Öyle bir şeyi yapamayacak kadar yaşlıyım.

Tom would never ever do something like that. - Tom şimdiye kadar böyle bir şeyi asla yapmadı.

kadar
amounting
kadar
degre

She can be trusted to some degree. - Ona bir dereceye kadar güvenilebilir.

I agree with you to a degree. - Ben, bir dereceye kadar sizinle aynı fikirdeyim.

kadar
or so

Ten to one it'll clear up in an hour or so. - Bire karşı on bir saate kadar hava açılacak.

I expect to stay in Boston a day or so. - Bir güne kadar Boston'da kalmayı umuyorum.

kadar
as much ... as
kadar
insomuch as
kadar
some

He was kind enough to lend me some money. - Bana biraz ödünç para verecek kadar nazikti.

All you ever do is nitpick. I wish you could say something more constructive. - Şu ana kadar yaptığın bütün şey her şeye kusur bulmak, keşke daha yapıcı bir şey söyleyebilsen.

kadar
amount

What does the bill amount to? - Fatura ne kadar tutuyor?

Regardless of the amount, Brian wants the correct, entire amount by next week. - Miktarı göz önünde bulundurmaksızın,Brian gelecek haftaya kadar doğru,tam miktar istiyor.

kadar düzenli
as regular as
kadar süre
by
kadar çirkin
as ugly as
kadar çılgın
as mad as
kadar özgür
as free as
mümkün olduğu kadar
all the way
mümkün olduğu kadar erken
as early as possible
mümkün olduğu kadar yakın
as near as possible
mümkün olduğu kadar çabuk
as soon as
mümkün olduğu kadar çok
as much as possible
ne kadar
how long

How long does the airport bus take to the airport? - Havaalanı otobüsünün havaalanına götürmesi ne kadar sürer?

How long that bridge is! - Köprü ne kadar uzunmuş!

ne kadar süre
how long

After the hatchet job my boss did on my proposal, I'm not sure how long I want to keep on working here. - Teklifimle ilgili patronumun yaptığı ağır eleştiriden sonra, burada çalışmayı ne kadar süre sürdürmek istediğimden emin değilim.

Tom asked me how long my parents had been married before they separated. - Tom bana ebeveynlerimin ayrılmadan önce ne kadar süredir evli olduklarını sordu.

parmak kadar
small
ta -e kadar
clear to
tepeden tırnağa kadar
from head to toe
tepeden tırnağa kadar
from head to foot
yeteri kadar vermemek
stint
yeteri kadar çok
substantially
yeterli kadar
sufficiently
yeterli kadar
adequately
yeterli kadar
sufficient
yolun sonuna kadar
all the way
zerre kadar
a modicum of
zerre kadar
in the slightest degree
zerre kadar
shadow of
zerre kadar
not at all
zerre kadar
(Dilbilim) at all
zerre kadar değil
not in the least
zerre kadar şüphe kalmamak
without a shadow of a doubt
ne kadar uzun
how long

How long is the Seto Bridge? - Seto Köprüsü ne kadar uzunluktadır?

How long that bridge is! - Köprü ne kadar uzunmuş!

Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
(Atasözü) Cheats never prosper
akıl almayacak kadar çok
as much as you can't even imagine
avuç içi kadar
palms up
bir dereceye kadar
certain extent
bu ne kadar
How much of this
cehenneme kadar yolun var
go to hell
en ince ayrıntısına kadar, etraflıca
thoroughly, thoroughly
kadar az
as few as
ne kadar
how

How much do ten paper plates cost? - 10 kağıt tabak ne kadar?

She told me how it was wrong to steal. - O bana hırsızlığın ne kadar yanlış bir şey olduğunu anlattı.

ne kadar yazık
What a shame!
ne kadar çok
how much
pek o kadar değil
Not so much
sonrasına kadar
Until after
sonuna kadar
end

You don't have to stay to the end. - Sonuna kadar kalmak zorunda değilsiniz.

Never give up till the very end. - Tam sonuna kadar vazgeçme.

yarısına kadar
half
öyle, o kadar, o derece
So, so, so deeply
şimdilik bu kadar
That's all for now
ne kadar erken o kadar iyi
the sooner the better
ne kadar çabuk olursa o kadar iyi
the sooner the better
ne kadar çok olursa o kadar iyi
the more the better
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение -a kadar в Турецкий язык Турецкий язык словарь

abdalın dostluğu köy görünceye kadar
(deyim) Çıkarı için yakınlık gösterip dostluk kuran kimse, beklediği yararı elde ettikten, işini yürütecek başka yollar bulduktan sonra sizinle olan ilişkisini keser
Английский Язык - Турецкий язык

Определение -a kadar в Английский Язык Турецкий язык словарь

till kadar
para çekmecesi, kasa
till kadar
(toprağı) sürmek, işlemek
-a kadar

    Расстановка переносов

    a ka-dar

    Произношение

    Этимология

    [ & ] (noun suffix.) New Latin, from -a.
Избранное