It's quarter to eight now.
- Saat şimdi yedi kırk beş.
She is writing a letter now.
- O şimdi bir mektup yazıyor.
He came home just now. Didn't you know that?
- O şimdi eve geldi. Bunu bilmiyor muydunuz?
I can't think of his name just now.
- Ben şimdi onun adını hatırlayamıyorum.
As yet, I have not completed the sweater.
- Şimdiye kadar hiçbir kazağı bitirmedim.
I have not heard a word from him as yet.
- Şimdiye kadar ondan bir kelime duymadım.
At the beginning you had disliked the idea, but now you seem to be content.
- Başlangıçta bu fikirden hoşlanmamıştın ama şimdi memnun görünüyorsun.
I have to go now. Did you see where I put my things?
- Şimdi gitmek zorundayım. Eşyalarımı nereye koyduğumu gördün mü?
I want you focus on the here and now.
- Burada ve şimdi odaklanmanı istiyorum.
I can't answer you here and now.
- Sana şimdi yanıt veremem.
Tom has probably figured out by now that Mary is John's girlfriend.
- Tom muhtemelen Mary'nin John'un kız arkadaşı olduğunu şimdiye kadar anlamıştır.
Now that you are here, you can help do the cleaning.
- Şimdi buradaysan, temizlemeye yardım edebilirsin.
We have to do this right away.
- Bunu şimdi yapmak zorundayız.
He'll be out at lunch now, so there's no point phoning straight away.
- O şimdi öğle yemeğinde dışarıda olacak, bu yüzden hemen aramamız bir işe yaramaz.
Where are you sitting at the moment?
- Sen şimdi nerede oturuyorsun?
Where do you live at the moment?
- Sen şimdi nerede oturuyorsun?
Today's the coldest day we've ever had.
- Bugün şimdiye kadar yaşadığım en soğuk gündür.
But for the safety belt, I wouldn't be alive today.
- Emniyet kemeri olmasaydı şimdi hayatta olmazdım.
He came home just now. Didn't you know that?
- O şimdi eve geldi. Bunu bilmiyor muydunuz?
I heard a shot just now.
- Ben şimdi bir silah sesi duydum.
In former days, men sold themselves to the Devil to acquire magical powers. Nowadays they acquire those powers from science, and find themselves compelled to become devils.
- Geçmişte insanlar sihirli güçler kazanmak için kendilerini şeytana satarlardı. Şimdilerde bu güçleri bilimden kazanıyorlar ve kendilerini şeytanlaşmak zorunda buluyorlar.
Nowadays, almost every home has one or two televisions.
- Şimdilerde neredeyse her evde bir ya da iki televizyon var.
We're getting out of here in a moment.
- Hemen şimdi buradan çıkıyoruz.
How about going to a sushi bar right now?
- Hemen şimdi bir suşi bara gitmeye ne dersin?
I want you to leave right now.
- Hemen şimdi ayrılmanı istiyorum.
I'm coming to you just now.
- Hemen şimdi sana geliyorum.
Yes, but she left just now.
- Evet, ama o hemen şimdi gitti.