Our political system was shaped by feudal traditions.
- Siyasi sistemimiz feodal gelenekler tarafından şekillendirilmişti.
The handle is shaped like a duck's head.
- Kolu bir ördeğin kafası gibi şekillendirilmiş.
These figures don't add up.
- Bu şekiller toplanmaz.
Young girls' desire for slim figures is strong.
- Genç kızların narin şekiller için arzusu güçlüdür.
Modern bridges are similar in shape.
- Modern köprüler şekil olarak benzer.
Some important geometric shapes are the triangle, the square, the rectangle, the circle, the parallelogram and the trapezium.
- Bazı önemli geometrik şekiller üçgen, kare, dikdörtgen, daire, paralelkenar ve ikizkenar yamuktur.
Communication takes many forms.
- İletişim birçok şekiller alır.
A form appeared in the darkness.
- Karanlıkta bir şekil belirdi.
Patterns of married life are changing a lot.
- Evlilik yaşam şekilleri çok değişiyor.
Britain faced dangerously low supplies of food.
- İngiltere tehlikeli şekilde düşük gıda malzemeleri ile karşı karşıya idi.
If you talk to me that way again, I'm going to smash your face in.
- Benimle tekrar o şekilde konuşursan, yüzünü parçalayacağım.
The refugee crossed the line safely.
- Mülteciler güvenli bir şekilde sınır çizgisini geçtiler.
You have to read between the lines to get the most out of anything.
- En iyi şekilde yararlanmak için satır aralarını iyi okumak zorundasın.
A wise man would not act in that way.
- Akıllı bir adam bu şekilde hareket etmezdi.
Tom doesn't know how things turned out this way.
- Tom şeylerin bu şekilde ortaya nasıl çıktığını bilmiyor.
Hanako turned out to be a surprisingly nice person.
- Hanako'nun şaşırtıcı şekilde hoş bir insan olduğu ortaya çıktı.