She was staring salaciously at him.
An old hag of 50 years made me lustful propositions; she wanted to kiss me.
- 50 yaşında yaşlı bir kocakarı bana şehvetli teklifler yaptı; beni öpmek istedi.
The kid is watching some lustful Miley Cyrus video.
- Çocuk bir şehvetli Miley Cyrus videosu izliyor.
Layla turned into a voluptuous teenager.
- Leyla şehvetli bir gence dönüştü.
I like voluptuous women.
- Şehvetli kadınlardan hoşlanırım.
Men love amorous women.
- Erkekler şehvetli kadınları severler.
Poetry is not just torment; poetry is love. It is warm and sensual passion; it is revolution, romance and tenderness.
- Şiir sadece azap değildir; şiir sevgidir. Sıcak ve şehvetli tutkudur; o, devrim, romantizm ve hassasiyettir.
She has a sensual mouth.
- Onun şehvetli bir ağzı var.