I gave up the idea of seeing the sights of the city because of the bad weather.
- Kötü havadan dolayı şehrin görülmeye değer yerlerini görme fikrinden vazgeçtim.
The mayor presented him with the key to the city.
- Belediye başkanı ona şehrin anahtarını sundu.
The station is situated in between the two towns.
- İstasyon iki şehir arasında yer almaktadır.
This is the town I told you about.
- Bu sana bahsettiğim şehir.
This is the biggest hotel in this city.
- O bu şehirdeki en büyük oteldir.
People of Almaty, let us create a child-friendly city!
- Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!
A carcass has been found at the urban park.
- Şehir parkında bir iskelet bulundu.
This movement from rural to urban areas has been going on for over two hundred years.
- Kırsaldan şehir bölgelerine yapılan bu taşınma iki yüzyıldan daha fazla bir süredir devam etmektedir.
Cities and provinces along the Yangtze River in central China are grappling with the country's worst drought in more than 50 years.
- Merkezi Çin'de Yangtze nehri boyunca şehirler ve taşra 50 yıldan daha fazla bir süredir ülkenin en kötü kuraklığı ile boğuşuyor.
New York is one of the largest cities in the world.
- New York dünyadaki en büyük şehirlerden biridir.
New York is a big city.
- New York büyük bir şehir.
It's the best burger in town.
- Bu, şehirdeki en iyi burger.
Amerika'daki en tehlikeli kenttir.
- Orası Amerika'daki en belalı şehir.
Güzel bir kentte yaşıyoruz.
- Biz güzel bir şehirde yaşıyoruz.