Tom dislikes noisy cities.
- Tom gürültülü şehirleri sevmiyor.
I don't like visiting big cities.
- Büyük şehirleri ziyaret etmekten hoşlanmam.
This is the town I told you about.
- Bu sana bahsettiğim şehir.
In towns, speed is limited to 50 km/h.
- Şehirlerde hız sınırı 50 km / h dir.
People of Almaty, let us create a child-friendly city!
- Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!
Tokyo is a very big city.
- Tokyo çok büyük bir şehirdir.
Recreational drug use inspires many urban legends.
- Eğlence uyuşturucu kullanımı birçok şehir efsanelerine ilham veriyor.
This movement from rural to urban areas has been going on for over two hundred years.
- Kırsaldan şehir bölgelerine yapılan bu taşınma iki yüzyıldan daha fazla bir süredir devam etmektedir.
Cities and provinces along the Yangtze River in central China are grappling with the country's worst drought in more than 50 years.
- Merkezi Çin'de Yangtze nehri boyunca şehirler ve taşra 50 yıldan daha fazla bir süredir ülkenin en kötü kuraklığı ile boğuşuyor.
New York is a big city.
- New York büyük bir şehir.
New York, where my father is staying on business, is a much more dangerous city than Tokyo.
- Babamın iş nedeniyle kaldığı New York, Tokyo'dan çok daha tehlikeli bir şehirdir.
It's the best burger in town.
- Bu, şehirdeki en iyi burger.
Güzel bir kentte yaşıyoruz.
- Biz güzel bir şehirde yaşıyoruz.
Amerika'daki en tehlikeli kenttir.
- Orası Amerika'daki en belalı şehir.