He was promoted to section chief.
- O, bölüm şefliğine atandı.
At long last, the two chiefs of the Indian tribes have decided to bury the hatchet and smoke the peace pipe.
- Nihayet, iki Kızılderili kabilenin şefleri savaş baltalarını gömmeye karar verdiler ve barış çubuğu tüttürdüler.
What do you want? asked the Indian chief. We want all the land from the North Pole to the South Pole, said the English general.
- Ne istiyorsun? diye sordu yerli şef. İngiliz general Kuzey Kutbundan Güney Kutbuna kadar olan tüm araziyi istiyoruz dedi.
The conductor appeared on the stage.
- Koro şefi sahneye çıktı.
Tom is a world-famous conductor.
- Tom dünyaca ünlü bir koro şefidir.
Mr. Jackson is our principal.
- Bay Jackson bizim şefimiz.
It takes sushi chefs two years just to learn how to prepare rice.
- Sadece pilav hazırlamayı öğrenmek suşi şeflerinin iki yılını alır.
This Japanese chef only uses traditional Japanese knives.
- Bu Japon şefi sadece geleneksel Japon bıçakları kullanır.
Tom is the head chef at a restaurant in Boston.
- Tom Boston'daki bir restoranda baş şeftir.