I wish you good luck.
- Sana iyi şanslar diliyorum.
Luckily, I was able to get the tickets yesterday.
- Şansa bak ki, biletleri dün almıştım.
He had the fortune to marry a nice girl.
- Onun güzel bir kızla evlenme şansı vardı.
Her ability to amass a fortune is due to luck and hard work.
- Biriktirdiği serveti şansına ve çok çalışmasına borçlu.
Any chance you know where I put my keys?
- Anahtarlarımı nereye koyduğumu bilmen için şans var mı?
Gerhard Schroeder is the first German chancellor not to have lived through World War II.
- Gerhard Schröder, II. Dünya Savaşı boyunca yaşamayan ilk şansölyedir.
I happened along when the car hit the boy.
- Araba çocuğa çarptığında şans eseri karşılaştım.
Happiness in marriage is entirely a matter of chance.
- Evlilikte mutluluk tamamen şans işi.
Most people judge men only by their success or their good fortune.
- Çoğu insan erkekleri sadece onların başarıları ya da iyi şansıyla değerlendirir.
By good fortune, they escaped.
- Iyi şans sayesinde onlar kaçtı.
Give me another shot.
- Bana bir şans daha ver.
I've never seen a shot like that.
- Hiç böyle bir şans görmemiştim.
This is the big break I've been waiting for.
- Bu beklediğim büyük şans.
Tom can't catch a break.
- Tom bir şans yakalayamaz.
I happened along when the car hit the boy.
- Araba çocuğa çarptığında şans eseri karşılaştım.
I should've hit Tom while I had the chance.
- Şansım varken Tom'u vurmalıydım.
I wish you good luck.
- Sana iyi şanslar diliyorum.
Goodbye and good luck.
- Güle güle ve iyi şanslar.
I thank my lucky stars that I'm still alive.
- Hala hayatta olduğum için şansıma şükrediyorum.
There is no one who is born under an unlucky star, there are only people who cannot read the sky.
- Şanssız bir yıldızın altında doğmuş olan kimse yoktur, sadece gökyüzünü okuyamayan insanlar vardır.
Sami went to Canada, looking for opportunity.
- Sami şans aramak için Kanada'ya gitti.
We have the opportunity to make some changes.
- Bazı değişiklikler yapma şansımız var.
Goodbye and good luck.
- Güle güle ve iyi şanslar.
Tom wished Mary good luck.
- Tom Mary'ye iyi şans diledi.