şansımıza

listen to the pronunciation of şansımıza
Турецкий язык - Английский Язык

Определение şansımıza в Турецкий язык Английский Язык словарь

şans
luck

Luckily, I was able to get the tickets yesterday. - Şansa bak ki, biletleri dün almıştım.

I know what a lucky boy I am. - Ben ne şanslı bir çocuk olduğumu biliyorum.

şans
fortune

You'll make a fortune by taking a chance. - Bir şans elde ederek bir kader yaratacaksın.

Her ability to amass a fortune is due to luck and hard work. - Biriktirdiği serveti şansına ve çok çalışmasına borçlu.

şans
chance

This is the chance of a lifetime. - Bu bir ömür boyu şanstır.

I had a chance to meet him in Paris. - Paris'te onunla buluşma şansım vardı.

şans
hap

I am happy about your good luck. - Ben senin iyi şansın hakkında mutluyum.

I want to believe there's still a chance for us to be happy together. - Halen birlikte mutlu olma şansımızın olduğuna inanmak istiyorum.

şans
{i} show
şans
good fortune

He had the good fortune to marry a pretty girl. - Güzel bir kızla evlenmek için iyi şansı vardı.

By good fortune, they escaped. - Iyi şans sayesinde onlar kaçtı.

şans
shot

Please give me one more shot. - Lütfen bana bir şans daha verin.

I've never seen a shot like that. - Hiç böyle bir şans görmemiştim.

şans
fluke
şans
odds
şans
break

Do you believe that you will get seven years of bad luck if you break a mirror? - Bir ayna kırarsan yedi yıl kötü şansa uğrayacağına inanıyor musun?

This could be my big break. - Bu benim büyük şansım olabilir.

şans
hep
şans
serendipity
şans
luck of
şans
by luck
şans
have chance
şans
fluky
şans
hit

Tom was lucky that Mary didn't hit him. - Mary ona vurmadığı için Tom şanslıydı.

I happened along when the car hit the boy. - Araba çocuğa çarptığında şans eseri karşılaştım.

şans
Good luck!

Tom wished Mary good luck. - Tom Mary'ye iyi şans diledi.

Goodbye and good luck. - Güle güle ve iyi şanslar.

şans
inning
şans
hazard
şans
turnup
şans
flukey
şans
auspiciousness
şans
star

There is no one who is born under an unlucky star, there are only people who cannot read the sky. - Şanssız bir yıldızın altında doğmuş olan kimse yoktur, sadece gökyüzünü okuyamayan insanlar vardır.

I thank my lucky stars that I'm still alive. - Hala hayatta olduğum için şansıma şükrediyorum.

şans
opportunity

We have the opportunity to make some changes. - Bazı değişiklikler yapma şansımız var.

There is no security on this earth; there is only opportunity. - Bu dünyada hiçbir güvenlik yoktur; sadece şans vardır.

şans
luck, chance, good fortune, break
şans
innings
şans
peradventure
şans
{i} good luck

Tom wished Mary good luck. - Tom Mary'ye iyi şans diledi.

I am happy about your good luck. - Ben senin iyi şansın hakkında mutluyum.

şans
haphazard
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение şansımıza в Турецкий язык Турецкий язык словарь

şans
Talih, baht, felek
şans
Talih, baht, felek: "Bir hafta içinde kayıplar ve kazanmalarla şansım değişti."- R. H. Karay
şansımıza
Избранное