The suspect was innocent of the crime.
- Şüpheli suçla ilgili masumdu.
Prosecutors in court have to substantiate their claims in order to prove a suspect is guilty.
- Bir şüphelinin suçlu olduğunu ispatlamak için mahkemedeki savcılar iddialarını kanıtlamak zorundadır.
I am doubtful whether he will come.
- Onun gelip gelmeyeceği konusunda şüpheliyim.
It is doubtful whether he will pass.
- Onun geçip geçmeyeceği şüphelidir.
The background check on Tom turned up suspiciously little.
- Tom'la ilgili özgeçmiş kontrolü biraz şüpheli çıktı.
She said that she saw a suspicious man.
- O, şüpheli bir adam gördüğünü söyledi.
That sounds fishy to me.
- O bana şüpheli görünüyor.
The fisherman's story is fishy.
- Balıkçının hikâyesi şüpheli.
Research in this area is somewhat equivocal.
- Bu konuda yapılan araştırma oldukça şüpheli.
Their honesty is dubious.
- Onların dürüstlüğü şüphelidir.
She gave us a dubious answer.
- O bize şüpheli bir cevap verdi.