Mother insists that we should be home by seven in the evening.
- Anne akşam yedide evde olmamız gerektiğinde ısrar ediyor.
He insists on going to the park with his father.
- Babasıyla parka gitme konusunda ısrar ediyor.
To err is human, but to persist in error is diabolical.
- Hata yapmak insana mahsustur ama hatada ısrar etmek şeytanidir.
The lady persisted in wearing such an old-fashioned shirt.
- Bayan böyle eski moda bir gömlek giymekte ısrar etti.
She insisted that I should pay the bill.
- Benim faturayı ödemem gerektiği konusunda ısrar etti.
The lawyer insisted on the client's innocence.
- Avukat müvekkilinin masumiyeti konusunda ısrar etti