Rahip insanların maneviyatını geliştirmek için çalıştı.
- The priest tried to improve the people's morals.
Tom İngilizcesini geliştirmek için çok çalışıyor.
- Tom is working hard to improve his English.
Macarcamı ilerletmek istiyorum.
- I'd like to improve my Hungarian.
Fransızcamı ilerletmek istiyorum ama gerçekten hiç vaktim yok.
- I would like to improve my French but I really have no time.
Öğrenci ilerlemek zorunda.
- The pupil has to improve.
Sarımsak yemeğin lezzetini artırmak için kullanılır.
- Garlic is used to improve the taste of food.
Dan eski kütüphanesini iyileştirmek için yerel vakıflardan fon aldı.
- Dan received funds from local foundations to improve his old library.
Çevreyi iyileştirmek için.
- In order to improve the environment.
Durumu düzeltmek için daha çok çalışmalıyız.
- To improve the situation, we must work harder.
Tom gerçekten geliştirmek istiyor.
- Tom really wants to improve.
İngilizce telaffuzumu geliştirmek istiyorum.
- I would like to improve my English pronunciation.
Eğer gayret edersen İngilizceni geliştirebilirsin.
- You can improve your English if you try.
Tom İngilizcesini geliştirmek için çok çalışıyor.
- Tom is working hard to improve his English.
Öğrenci ilerlemek zorunda.
- The pupil has to improve.
Seni azarlarsam, ilerlemeni istediğim içindir.
- If I scold you, it is that I want you to improve.