The sun gives us light and heat.
- Güneş bizi ışık ve ısı verir.
While I was reading in bed last night, I fell asleep with the light on.
- Dün gece yatakta kitap okurken, ışık açıkken uykuya dalmışım.
The old lamp gave a dim light.
- Eski lamba loş ışık verdi.
The street lamps don't give enough light.
- Sokak lambaları yeterli ışık vermez.
Photography is writing with light.
- Fotoğrafçılık ışık ile yazı yazmaktır.
The witch cast a spell and a beam of light shot out of her wand.
- Cadı bir büyü yaptı ve asasından dışarı bir ışık demeti fırladı.
Beams of light shone through the clouds.
- Işık ışınları bulutların arasında parlıyordu.
There was a glimmer of light from the dark window.
- Karanlık pencereden gelen bir ışık pırıltısı vardı.
When white light shines through a prism, the light is separated into all its colors.
- Beyaz ışık prizmada parladığı zaman, ışık tüm renklerine ayrılır.
The light shines in the darkness.
- Işık karanlıkta parlar.
Please turn out the lights when you leave.
- Lütfen gittiğinizde ışıkları kapatınız.
I saw his face in the dim light.
- Onun yüzünü loş bir ışıkta gördüm.
ışık kirliliğini önleyin.
The average distance between stars within our galaxy is about 4 light years.
- Galaksimiz içindeki yıldızlar arasındaki ortalama mesafe yaklaşık 4 ışık yılıdır.
This star is five light years away.
- Bu yıldız beş ışık yılı uzaktadır.
The parsec is equal to about 3.3 light-years.
- Parsek yaklaşık 3.3 ışık yılına eşittir.
A light-year is a unit of distance. It is the distance that light can travel in one year.
- Bir ışık yılı bir mesafe birimidir. Bu, ışığın bir yılda seyahat edebileceği mesafedir.
The bright light disturbed Markku.
- Parlak ışık Markku'yu rahatsız etti.
The square was illuminated by bright lights.
- Meydan parlak ışıklarla aydınlatıldı.
I will shed light on that incident.
- O olayda ışık tutacağım.
Can you shed light on this?
- Buna ışık tutabilir misin?
Green light... Red light!
- Yeşil ışık ... Kırmızı ışık!
The pedestrians must cross only at the green light.
- Yayalar sadece yeşil ışıkta geçmelidirler.
They usually drum their fingers at red lights.
- Onlar genellikle kırmızı ışıklarda parmaklarını şakırdatırlar.
I told you not to turn on the lights.
- Sana ışıkları açmamanı söyledim.