Place the bread and butter plate above the fork.
- Çatalı ekmek ve tereyağı tabağı üzerine koy.
His conduct is above suspicion.
- Onun davranışı şüphe üzerinedir.
A map is available upon request.
- İstek üzerine bir harita mevcuttur.
Parents try to impress upon their children the importance of honesty and hard work.
- Ebeveynler çocuklarını dürüstlük ve sıkı çalışmanın önemi üzerine etkilemeye çalışıyorlar.
The quick brown fox jumps over the lazy dog.
- Hızlı kahverengi tilki tembel köpeğin üzerine atlar.
He wept over his daughter's death.
- Kızının ölümü üzerine ağladı.
Quick, hold onto this tree.
- Çabuk, bu ağacın üzerine tutun.
Tom stepped onto the bathroom scales.
- Tom banyo tartısı üzerine çıktı.
The flight attendant apologized for spilling hot coffee on Tom.
- Uçuş görevlisi Tom'un üzerine sıcak kahve döktüğü için özür diledi.
Don't put anything on top of the box.
- Kutunun üzerine bir şey koymayın.
Tom gave a five-minute presentation about the influence of the Vikings on world history.
- Tom, Vikingler'in dünya tarihine etkileri üzerine beş dakikalık bir sunum yaptı.
Please write, on a piece of paper, something you like about the person sitting next to you.
- Bir parça kağıdın üzerine, yanınızda oturan kişi hakkında hoşlandığınız bir şey yazın lütfen.
Have you ever had anything custom made?
- Hiç sipariş üzerine yapılmış bir şey yedin mi?
We can't help Tom with that.
- Bunun üzerine Tom'a yardım edemeyiz.
Thereupon he let the cat out of the bag.
- Bunun üzerine baklayı ağzından çıkardı.
Have you ever had anything custom made?
- Hiç sipariş üzerine yapılmış bir şey yedin mi?
Bardağı masanın üstüne koy!
- Bardağı masanın üzerine koy!