The children were on the verge of crying.
- Çocuklar ağlamak üzereydi.
Liisa was on the verge of tears.
- Liisa ağlamak üzereydi.
The ship is about to set sail.
- Bu gemi sefere çıkmak üzeredir.
I was about to leave my house when she rang me up.
- O beni aradığında evden ayrılmak üzereydim.
According to the weather forecast, there'll be more rain on the way.
- Hava tahmini göre, daha fazla yağmur gelmek üzere.
Tom was on the verge of tears.
- Tom ağlamak üzereydi.
Liisa was on the verge of tears.
- Liisa ağlamak üzereydi.
She has decided to live in the United States for good.
- Onlar geri dönmemek üzere Amerika Birleşik Devletlerinde yaşamaya karar verdi.
Has Jane left Japan for good?
- Jane, geri dönmemek üzere Japonya'yı terk etti mi?