Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

ürkütmek

listen to the pronunciation of ürkütmek
Турецкий язык - Английский Язык
scare
startle

I didn't mean to startle you. - Seni ürkütmek istemedim.

appall
appal
to terrify, to startle, to frighten, to scare
start

I didn't mean to startle you. - Seni ürkütmek istemedim.

administer a shock
to retard the growth of (a plant)
give smb. a start
to give (someone) a sudden fright
to startle; to cause (an animal) to shy
give a start
to flush (birds)
frighten
terrify
boggle
fincancı katırlarını ürkütmek
to get oneself into trouble with people who can harm one, open Pandora's box
Турецкий язык - Турецкий язык
Herhangi bir etkiyle bitkinin gelişmesini engellemek
Korkutup kaçırmak
Ürküntü vermek
Kuşkulandırmak: "Ali Rıza Bey hemen kendini topladı
Korkutmak
Korkutup kaçırmak: "Avcı, elinde ipi silkeleyerek hafif, sanki balıklarını ürkütmek istemiyormuş gibi yavaş yavaş ağını çekiyordu."- M. Ş. Esendal
Münasebetsiz bir şey yaparak arkadaşını ürkütmekte mana yoktu."- R. N. Güntekin
Ürküntü vermek: "Görünüşlerindeki ürkütücü vahşiliğe rağmen çehrelerinde anlaşılmaz bir mazlumluk ve sükûnet vardır."- R. N. Güntekin
Kuşkulandırmak
Korkutmak: "Bu kadar büyük bir adamın huzuruna çıkmak ihtimali bile beni ürkütüyordu."- Y. K. Karaosmanoğlu
ürkütme
Ürkütmek işi
ürkütmek
Избранное