ürünlerin

listen to the pronunciation of ürünlerin
Турецкий язык - Английский Язык
(Ticaret) systems and services
ürün
product

The firm is known for its high-quality products. - Firma, yüksek kaliteli ürünleriyle bilinmektedir.

I prefer to buy domestic rather than foreign products. - Yabancı ürünler yerine yerli ürünler almayı için tercih ederim.

ürünlerin bertaraf edilmesi
(Hukuk) (imha) disposal of products
ürünlerin pazara sürümü
(Hukuk) disposal of products
ürün
{i} crop

Thanks to the nice weather, we were able to harvest all of the crops in a day. - Güzel hava sayesinde, tüm ürünleri bir gün içinde hasat edebildik.

The main crop of Japan is rice. - Japonyanın temel ürünü pirinçtir.

ürün
(Ticaret) outcome
ürün
goods

The company manufactures a variety of paper goods. - Şirket, çeşitli kağıt ürünleri üretmektedir.

Goods at the food and clothing stalls were very cheap. - Gıda ve giyim tezgahlarındaki ürünler çok ucuz.

ürün
produce, product; crop, harvest, yield; work; result
ürün
(Politika, Siyaset) good

The company manufactures a variety of paper goods. - Şirket, çeşitli kağıt ürünleri üretmektedir.

The shop carried leather goods. - Dükkân deri ürünler getirdi.

ürün
{i} child

Keep this product out of children's reach. - Bu ürünü çocukların erişemeyeceği bir yerde saklayın.

ürün
bearing
ürün
thruput
ürün
commodity
ürün
work

All characters appearing in this work are fictitious. Any resemblance to real persons, living or dead, is purely coincidental. - Bu eserde görünen tüm karakterler tamamen hayal ürünüdürler. Yaşayan ya da ölü gerçek kişilere olan herhangi bir benzerlik sadece rastlantıdır.

ürün
merchandise

You boycotted merchandise from that country. - Sen o ülkenin ürünlerini boykot ettin.

ürün
result
ürün
production

Mass production reduced the price of many goods. - Seri imalat birçok ürünün fiyatını düşürdü.

ürün
produce

82% - more than four-fifths - of the island's exports is agricultural produce. - Ada ihracatının %82'si, beşte dörtten fazlası, tarımsal ürünlerdir.

The company produces soy sauce and other food products. - Şirket soya sosu ve diğer gıda ürünlerini üretiyor.

ürün
output
ürün
emblements
ürün
turnout
ürün
(Tekstil) article

The shop sells articles of all kinds. - Dükkan her türde ürünler satar.

You can't find this article everywhere. - Bu ürünü her yerde bulamazsın.

ürün
fruit

This is the fruit of your imagination. - Bu hayal gücünün ürünüdür.

ürün
harvest

The spell of drought did severe damage to the harvest. - Kuraklık dönemi ürüne ciddi hasar verdi.

Thanks to the nice weather, we were able to harvest all of the crops in a day. - Güzel hava sayesinde, tüm ürünleri bir gün içinde hasat edebildik.

ürün
graduate
ürün
yield

These lands yield little. - Bu topraklar az ürün verir.

ürün
offspring

Books are the offspring of one's mind. - Kitaplar birinin aklının ürünleridir.

The atomic bomb is the offspring of 20th century physics. - Atom bombası, 20. yüzyılın fizik ürünüdür.

ürün
result, product
ürün
end product
ürün
product; produce, crop, yield
ürün
growth
ürün
progeny
ürün
turnoff
ürün
work (of art)
ürün
futures
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение ürünlerin в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Ürün
hasılat
Ürün
mahsul

Japonya'nın temel mahsulü pirinçtir. - Japonyanın temel ürünü pirinçtir.

Yeni mahsul beni hayal kırıklığına uğrattı. - Yeni ürün beni hayal kırıklığına uğrattı.

ürün
üretimle elde edilen kullanma değeri
ürün
Gençlerin tırnakları üzerinde bulunan aklık
ürün
r tutum ve davranışın ortaya çıkardığı şey
ürün
Doğadan elde edilen, üretilen yararlı şey, mahsul
ürün
Doğadan elde edilen yararlı şey
ürün
Türlü endüstri alanlarında ham maddelerin işlenmesiyle elde edilen şey
ürün
Bir tutum ve davranışın ortaya çıkardığı şey
ürün
Eser
ürünlerin
Избранное