The pilgrims brought gifts from distant lands.
- Hacılar uzak ülkelerden hediyeler getirdiler.
The goal of the center should be to train young people from other countries within a specific time period.
- Merkezin hedefi, diğer ülkelerden gelen gençleri belli bir zaman aralığında eğitmek olmalıdır.
These flowers grow in warm countries.
- Bu çiçekler sıcak ülkelerde yetişir.
Holland is a small country.
- Hollanda küçük bir ülkedir.
Pakistan is a Muslim country.
- Pakistan Müslüman bir ülkedir.
Settlers were forced off their land.
- Yerleşimciler ülkelerinden kovuldular.
America is a land of immigrants.
- Amerika bir göçmenler ülkesidir.
Many nations had signed the treaty in 1997 in Kyoto, Japan.
- Birçok ülke Kyoto, Japonya'da 1997 yılında antlaşma imzaladı.
Western nations have to put their heads together to strengthen the dollar.
- Batılı ülkeler doları güçlendirmek için baş başa verip düşünüyorlar.
It's the second-coldest region in the country.
- Bu, ülkede ikinci en soğuk bölgedir.
It's the coldest region in the country.
- Bu ülkede en soğuk bölgedir.
It is a prevalent belief, according to a nationwide poll in the United States, that Muslims are linked with terrorism.
- ABD'de ülke çapındaki bir ankete göre Müslümanların terörle bağlantılı olduğu yaygın bir inançtır.
While the civil war went on, the country was in a state of anarchy.
- İç savaş sırasında, ülke anarşik bir durum içindeydi.
Tell me what's happening back home.
- Bana ülkemde ne olduğunu söyle.
He left his hometown on a cold morning.
- Soğuk bir sabahta ülkesini terk etti.
The territory of the country Curacao consists of the islands Curacao and Little Curacao.
- Curaçao ülkesinin toprakları, Curaçao ve Little Curacao adalarından oluşur.
The king's realm was terrorized by a dragon.
- Kralın ülkesi bir ejderha tarafından terörize edildi.
While the civil war went on, the country was in a state of anarchy.
- İç savaş sırasında, ülke anarşik bir durum içindeydi.
He says he is leaving the country for good.
- O, sürekli olarak ülkeyi terk edeceğini söylüyor.
It is rather ridiculous that, in some countries, a person cannot even release their own work into the public domain.
- Bazı ülkelerde, birinin kendi işini bile kamuya bırakamaması oldukça saçmadır.