The pilgrims brought gifts from distant lands.
- Hacılar uzak ülkelerden hediyeler getirdiler.
It is rather ridiculous that, in some countries, a person cannot even release their own work into the public domain.
- Bazı ülkelerde, birinin kendi işini bile kamuya bırakamaması oldukça saçmadır.
These flowers grow in warm countries.
- Bu çiçekler sıcak ülkelerde yetişir.
Paraguay is a country in South America.
- Paraguay, Güney Amerika'da bir ülkedir.
Holland is a small country.
- Hollanda küçük bir ülkedir.
America is the land of opportunity.
- Amerika fırsatlar ülkesidir.
Settlers were forced off their land.
- Yerleşimciler ülkelerinden kovuldular.
America fancies itself the world's freest nation.
- Amerika, kendisinin dünyanın en özgür ülkesi olduğundan hoşlanıyor.
It is a prevalent belief, according to a nationwide poll in the United States, that Muslims are linked with terrorism.
- ABD'de ülke çapındaki bir ankete göre Müslümanların terörle bağlantılı olduğu yaygın bir inançtır.
The workers of the northern countries have paid a high price for the displacement of production in the southern regions.
- Kuzey ülkelerinin işçilerine güney bölgelerindeki üretimi değiştirmesi için yüksek bir bedel ödedik.
There were storms in that region of the country.
- Ülkenin o bölgesinde fırtınalar vardı.
While the civil war went on, the country was in a state of anarchy.
- İç savaş sırasında, ülke anarşik bir durum içindeydi.
Vatican City with its 0.44 km² is the world's smallest state.
- 0.44 km²'lik Vatikan, dünyanın en küçük ülkesidir.
No sooner had the spy returned home than he was told to go to another country.
- Casus ülkesine döner dönmez başka bir ülkeye gitmesi söylendi.
This billionaire has 5 homes in 4 different countries.
- Bu milyarderin 4 farklı ülkede 5 evi var.
The territory of the country Curacao consists of the islands Curacao and Little Curacao.
- Curaçao ülkesinin toprakları, Curaçao ve Little Curacao adalarından oluşur.
The king's realm was terrorized by a dragon.
- Kralın ülkesi bir ejderha tarafından terörize edildi.
Banks across the country had closed their doors.
- Ülke genelinde bankalar kapılarını kapamıştı.
He says he is leaving the country for good.
- O, sürekli olarak ülkeyi terk edeceğini söylüyor.
It is rather ridiculous that, in some countries, a person cannot even release their own work into the public domain.
- Bazı ülkelerde, birinin kendi işini bile kamuya bırakamaması oldukça saçmadır.