ücretsizdir

listen to the pronunciation of ücretsizdir
Турецкий язык - Английский Язык
Free
ücret
price

What's the price of this umbrella? - Bu şemsiyenin ücreti nedir?

The price doesn't include consumption tax. - Ücrete tüketim vergisi dahil değil.

ücret
fee

There is no admission fee for children under five. - 5 yaş altı çocuklar için giriş ücreti yoktur.

The lawyer's fee was very high. - Avukatın ücreti çok yüksekti.

ücret
{i} wage

Tom's been working for minimum wage. - Tom asgari ücret için çalışmaktadır.

The union won a 5% wage increase. - Sendika, % 5 oranında ücret artışı kazandı.

ücret
charge

Are the tip and service charge included? - Bahşiş ve servis ücreti dahil mi?

I got the ticket free of charge. - Bileti ücretsiz aldım.

ücret
cost

How much does it cost to get in? - İçeri girmenin ücreti ne kadar?

The biggest concern is cost. - En büyük kaygı ücret.

ücret
pay

Poor Japanese immigrants were willing to work for low pay. - Fakir Japon göçmenler düşük ücretle çalışmaya istekliydiler.

You need to pay extra for the batteries. - Piller için ekstra ücret ödemeniz gerekir.

ücret
wages

He promised to pay us high wages. - Bize yüksek ücret ödemeye söz verdi.

One-fifth of my wages go to taxes. - Ücretlerimin beşte biri vergilere gidiyor.

ücret
{i} rate

Bus rates have stayed the same for two years. - Otobüs ücretleri iki yıl aynı kaldı.

I have to pay high rates to the boarding. - Pansiyona yüksek ücretler ödemek zorundayım.

ücret
payment

The fee includes the payment for professional services needed to complete the survey. - Araştırmayı tamamlamak için gereken mesleki hizmetler ücrete dahildir.

ücret
wages, pay, payment, screw; fee; cost, price
ücret
{i} hire

We've hired Tom to paint our garage. - Garajımızı boyaması için Tom'u ücretle tuttuk.

It wasn't my idea to hire him. - Onu ücretle çalıştırmak benim fikrim değildi.

ücret
{i} terms
ücret
{i} remuneration

The professor who invented it has the right to reasonable remuneration from the university. - Onu icat eden profesör, üniversiteden makul bir ücret hakkına sahip

ücret
dock
ücret
tollage
ücret
remunerate
ücret
paying

If necessary, I have no objection to paying a special fee. - Eğer gerekliyse, özel bir ücret ödemeye hiçbir itirazım olmaz.

I have no objection to paying a special fee if it is necessary. - Gerekirse özel bir ücret ödeme konusunda herhangi bir itirazım yok.

ücret
money

I'm not the only one who doesn't have enough money to pay the membership fee. - Üyelik ücretini ödemek için yeterli paraya sahip olmayan tek kişi ben değilim.

ücret
(Ticaret) term
ücret
(Latin) tributum
ücret
earning

A higher minimum wage can raise earnings and reduce poverty. - Daha yüksek asgari ücret, kazançları yükseltip yoksulluğu azaltabilir.

ücret
(Ticaret) labor union
ücret
emoluments
ücret
consideration
ücret
charged in
ücret
wage rate
ücret
(Hukuk) charge, earnings, remuneration, wage
ücret
stipend
ücret
charge (for a hotel room, a service)
ücret
honorarium
ücret
salary

The workers pushed for a raise in salary. - İşçiler ücret artışı istediler.

What's the minimum salary in Russia? - Rusya'da asgari ücret ne kadar?

ücret
earnings

A higher minimum wage can raise earnings and reduce poverty. - Daha yüksek asgari ücret, kazançları yükseltip yoksulluğu azaltabilir.

ücret
dues

Those who have not paid their dues are asked to see me at the end of class. - Ücretlerini ödememiş olanların dersin sonunda beni görmeleri isteniyor.

ücret
fee, remuneration; wage; salary
ücret
emolument
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение ücretsizdir в Турецкий язык Турецкий язык словарь

ÜCRET
(Osmanlı Dönemi) Hizmet karşılığı verilen şey
Ücret
(Osmanlı Dönemi) HUFARE
Ücret
(Osmanlı Dönemi) ŞEBR
ücret
Kiralanan veya satın alınan bir şey için ödenen para: "Fiyatından daha yüksek bir ücretle satın aldı."- P. Safa
ücret
Kiralanan veya satın alınan bir şey için ödenen para
ücret
İş gücünün karşılığı olan para ve mal: "Ücret emeğin karşılığıdır."- Anayasa
ücret
İş gücünün karşılığı olan para ve mal
ücretsizdir
Избранное