Otobüs yolcuları almak için durdu.
- The bus stopped to take up passengers.
Tom'un işini yapacak birini almak zorunda kalacağım.
- I will have to take on someone to do Tom's work.
Adam beni istasyona götürmek için zahmet etti.
- The man went out of his way to take me to the station.
Pazartesi günü kitapları kütüphaneye geri götürmek zorundayım.
- On Monday I have to take back the books to the library.
what's your take? / what's your opinion? / what do you think? - Senin düşüncen/fikrin nedir?.
Lütfen ilk mesajıma bir göz atın ve bu konudaki düşüncelerinizi bana bildirin.
- Please, take a look at my first post and let me know what you think about it.
Hayatı son sürat yaşamam için bu faydasız düşünceleri bırakmam gerek.
- I need to drop these useless perceptions to take full throttle over my life.
Yarın kitapları kütüphaneye götüreceğim.
- Tomorrow, I'll take the books to the library.
Beni liderinize götürün.
- Take me to your leader.
Tom kazanmak için ne gerekiyorsa yapacak.
- Tom will do whatever it takes to win.
Kazanmak için ne gerektiğini biliyorum.
- I know what it takes to win.
Zil çaldığında tam banyo yapmak üzereydi.
- She was just about to take a bath when the bell rang.
New York'a geri dönmek için kırmızı-göz uçuşu yapmaktan başka seçeneğim yok.
- I have no choice but to take the red-eye back to New York.
Ben senin ateşini ölçmek istiyorum.
- I want to take your temperature.
Bir kimyasal reaksiyon bir veya daha fazla adımda gerçekleşir.
- A chemical reaction takes place in one or more steps.
A new teacher's going to take charge of this class.
- Ein neuer Lehrer wird die Klasse übernehmen.
He had to take over the task.
- Er musste die Aufgabe übernehmen.