„Ne dersin, öbür güne kadar iyileşir mi?“ - „Bilmem ki. Önce bir onunla konuşayım.“
- „Was meinst du, wird sie sich bis übermorgen erholen?“ - „Ich weiß es nicht. Lass mich erst mit ihr sprechen.“
Yarın değil öbür gün yola çıkıyoruz.
- We're leaving the day after tomorrow.
Öbür gün Mary'yi aramayı planlıyorum.
- I am planning to call on Mary the day after tomorrow.