Определение özelliği в Турецкий язык Английский Язык словарь
- like
It looks like Google deprecated that functionality.
- Görünüşe göre Google o özelliği artık kullanmıyor.
- feature in
- özellik
- characteristic
The Japanese language has many distinctive characteristics.
- Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.
These are characteristics of the spoken language.
- Bunlar, konuşulan dilin özellikleridir.
- özellik
- {i} feature
She was a girl with finely chiseled features.
- O, ince yontulmuş özelliklere sahip bir kızdı.
Because of its origins, Canadian English has features of both American and British English.
- Onun kökeninden dolayı, Kanada İngilizcesi hem Amerikan hem de İngiliz İngilizcesi ile ilgili özelliklere sahiptir.
- özellik
- {i} speciality
- özellik
- property
It's a very large property.
- Bu çok büyük bir özellik.
Superconductivity is a physical property.
- Aşırıiletkenlik fiziksel bir özelliktir.
- özelliği olmayan
- featureless
- özellik
- {i} attribute
- özellik
- characteristics
These are characteristics of the spoken language.
- Bunlar, konuşulan dilin özellikleridir.
The Japanese language has many distinctive characteristics.
- Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.
- özellik
- {i} quality
- özellik
- peculiarity
- özellik
- {i} attribution
- özellik
- feature, peculiarity, character, characteristic, attribute, property, qualification, quality, nature
- özellik
- hallmark
- özellik
- texture
- eksen özelliği
- (Muzik) tonality
- tepki özelliği
- (Bilgisayar) response characteristics
- özellik
- (Bilgisayar) option
- özellik
- streak
- özellik
- stamp
- özellik
- particulate
- özellik
- qualification
- özellik
- commonality
- özellik
- plate-mark
- özellik
- particularization
- özellik
- specific
The lecturer spoke generally about American literature and specifically about Faulkner.
- Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu.
I want specific information.
- Özellikli bilgi istiyorum.
- özellik
- strain
- özellik
- singular
- özellik
- characteristic feature
- özellik
- privateness
- özellik
- private
- özellik
- hall mark
- özellik
- particularity
- özellik
- character
These are characteristics of the spoken language.
- Bunlar, konuşulan dilin özellikleridir.
The fundamental character traits of this woman were pride, decisiveness, and courage.
- Bu kadının temel karakter özellikleri gurur, kararlılık ve cesaretti.
- özellik
- singularity
- özellik
- nature
- özellik
- trait
The fundamental character traits of this woman were pride, decisiveness, and courage.
- Bu kadının temel karakter özellikleri gurur, kararlılık ve cesaretti.
North Africans are more or less like Italians. We're all people who live around the Mediterranean Sea and we share many cultural traits.
- Kuzey Afrikalılar az çok İtalyanlar gibidirler. Hepimiz Akdeniz çevresinde yaşayan insanlarız ve birçok kültürel özellikleri paylaşırız.
- özellik
- individuality
- özellik
- point
I want to emphasize this point in particular.
- Ben özellikle bu konuyu vurgulamak istiyorum.
The teacher particularly emphasized that point.
- Öğretmen özellikle o noktaya vurgu yaptı.
- özellik
- eligibility
- birleşme özelliği
- Associative proverty
- fokurdama özelliği olan
- The bubble feature
- özellik
- genius
- özellik
- specification
Specifications and price are subject to change.
- Teknik özellikler ve fiyat değişebilir.
- alet özelliği
- tool feature
- alev ilerletmeme özelliği
- (Askeri) flame retardent characteristic
- askeri işgal kuvvetleri uzmanlığı/askeri işgal özelliği
- (Askeri) military occupational specialty
- atina dil özelliği
- atticism
- başlıca özelliği
- strong point
- belirgin özelliği olmak
- typify
- belli bir ses özelliği olmayan
- toneless
- deniz nakliyesini geliştirme özelliği
- (Askeri) sealift enhancement feature
- dokuma özelliği
- texture
- dost/düşman tanıma / seçmeli tanıma özelliği
- (Askeri) identification, friend or foe/selective identification feature
- durgun olma özelliği az olan
- (Askeri) weakly stationary
- eski özelliği kalmamış kimse
- has-been
- harita özelliği ekle
- (Bilgisayar) add map feature
- ikilik özelliği
- dichotomy
- ikincil cinsiyet özelliği
- (Denizbilim) secondary sex characteristic
- ikincil olma özelliği
- secondariness
- ilaç özelliği olan
- medicinal
- iletken olma özelliği
- (Biyokimya) conductibility
- istikrar artırma özelliği
- (Askeri) stability augmentation feature
- kent dil özelliği
- (Dilbilim) urbanism
- kişi özelliği
- selfhood
- kişilik özelliği
- personality trait
- lezzet özelliği
- taste property
- liste özelliği
- (Bilgisayar) list property
- mum gibi olma özelliği
- waxiness
- okuma özelliği
- (Bilgisayar) read property
- paket özelliği
- (Bilgisayar) packet privacy
- patlama özelliği
- explosiveness
- patlama özelliği olan
- eruptional
- pek bir özelliği yok
- it's nothing special
- personel özelliği
- (Askeri) personnel specification
- sesi şiddetlendirme özelliği
- resonance
- seçici tanım özelliği
- (Askeri) selective identification feature
- sonlu kesişim özelliği
- (Matematik) finite intersection property
- sonucu belirleme özelliği olan
- (Hukuk) decisive
- sıvıların kılcallara nüfuz etme özelliği
- capillarity
- tane özelliği
- nature of particles
- tekrar emilme özelliği
- resorbance
- toksin yapabilme özelliği
- (Tıp) toxigenicity
- ton özelliği
- tonality
- uygulama özelliği
- (Bilgisayar) application property
- veri özelliği
- data attribute
- video özelliği
- (Bilgisayar) video property
- yalıtım özelliği
- insulating property
- yeniden emme özelliği
- resorbance
- yön seçme özelliği
- (Askeri) heading select feature
- zemin özelliği
- ground conditions
- çabuk iyileşme özelliği
- resilience
- özellik
- specialty
- özellik
- plate mark
- özellik
- special feature, peculiarity, characteristic
- özellik
- cachet
- özellik
- quiddity
- özellik
- phil. attribute, property
- özellik
- characteristic , feature
- özellik
- special feature
- özellik
- particular
I am pleased with this vivid portrait in particular.
- Ben özellikle bu canlı portreden memnunum.
I have nothing in particular to do tomorrow.
- Yarın özellikle yapacak bir şeyim yok.
- özellik
- idiosyncrasy
- özellik
- special
It is important to pay special attention to your love life.
- Aşk hayatına özellikle dikkat etmen önemlidir.
- özellik
- (Nükleer Bilimler) features
Can you tell us about some of the natural features of that area?
- O bölgenin doğal özelliklerinin bazılarından bahsedebilir misiniz?
She was a girl with finely chiseled features.
- O, ince yontulmuş özelliklere sahip bir kızdı.
- özellik
- characteristic, feature
- özellik
- lineament