His speech was an effective apology for the Government's policies.
- Onun konuşması Hükümetin politikalarıyla ilgili etkili bir özürdü.
I don't want an apology. I want an explanation.
- Ben bir özür istemiyorum. Ben bir açıklama istiyorum.
I refuse to listen to your excuses.
- Senin özürlerini dinlemeyi reddediyorum.
I don't want to hear any more excuses.
- Daha fazla özürler işitmek istemiyorum.
Please accept our apologies.
- Lütfen özürümüzü kabul edin.
Please extend my apologies to Tom.
- Lütfen Tom'a özürlerimi ilet.
Tom suggested to Mary that she apologize and make amends.
- Tom Mary'ye özür dilemesini ve telafi etmesini önerdi.
There are only three people on my list that I haven't yet made amends to.
- Listemde henüz özür dilemediğim üç kişi var.
Emi gave her seat to a handicapped man.
- Emi özürlü bir adama yerini verdi.
She is handicapped by poor hearing.
- O kötü işitmekten özürlü.
Tom looks apologetic.
- Tom özür dileyen görünüyor.
I don't like the apologetic undertone of this article.
- Ben bu makalenin özür dileyen tonundan hoşlanmıyorum.
Tom smiled apologetically and left the room.
- Tom özür diler gibi gülümsedi ve odayı terk etti.
Tom smiled apologetically.
- Tom özür dilercesine gülümsedi.
Pardon the bother, and many thanks for your kindness.
- Rahatsız ettiğim için özür dilerim, iyiliğin için çok teşekkürler.
Pardon me for interrupting you.
- Sözünü kestiğim için özür dilerim.