özürsüz

listen to the pronunciation of özürsüz
Турецкий язык - Английский Язык
without excuse; faultless
(someone) who lacks a valid excuse
unwarrantable
(doing something) without an excuse
unblemished
flawless
özür
apology

Tom wasn't in the mood to accept Mary's apology. - Tom Mary'nin özürünü kabul edecek durumda değildi.

Tom owes Mary an apology. - Tom Mary'ye bir özür borçludur.

özür
defect
özür
excuse

I refuse to listen to your excuses. - Senin özürlerini dinlemeyi reddediyorum.

Excuse me for opening your letter by mistake. - Mektubunu yanlışlıkla açtığım için özür dilerim.

özürsüz pürüzsüz
completely free of defects
özür
defo
özür
impediment
özür
alibi
özür
plea

Please accept our apologies. - Lütfen özürümüzü kabul edin.

Please accept my sincere apologies. - Lütfen benim samimi özürlerimi kabul edin.

özür
apologists
özür
amends

Tom tried to make amends by apologizing publicly on his website. - Tom kendi web sitesinde alenen özür dileyerek telafi etmeye çalıştı.

Tom tried to make amends and apologize to Mary. - Tom Mary'den telafi etmeye ve özür dilemeye çalıştı.

özür
allegation
özür
handicap

Emi gave her seat to a handicapped man. - Emi özürlü bir adama yerini verdi.

She is handicapped by poor hearing. - O kötü işitmekten özürlü.

özür
vice
özür
apologetic

I don't like the apologetic undertone of this article. - Ben bu makalenin özür dileyen tonundan hoşlanmıyorum.

Tom smiled apologetically and left the room. - Tom özür diler gibi gülümsedi ve odayı terk etti.

özür
apologetical

Tom smiled apologetically. - Tom özür dilercesine gülümsedi.

Tom smiled apologetically and left the room. - Tom özür diler gibi gülümsedi ve odayı terk etti.

özür
pardon

Pardon me for asking. - Sorduğum için özür dilerim.

I must beg your pardon. - Ben sizden özür dilemeliyim.

özür
putoff
özür
excuse, apology, pardon " mazeret; defect, impediment
özür
crack
özür
handicap (of a person)
özür
disablement
özür
reparation
özür
flaw
Турецкий язык - Турецкий язык
Özrü olmaksızın
Özrü olmayan
ÖZÜR
(Osmanlı Dönemi) Bahane, sebep
ÖZÜR
(Osmanlı Dönemi) Mâni, engel. Kusur, nakise, sakatlık
ÖZÜR
(Osmanlı Dönemi) Bir kusurun afvı için gösterilen sebep
ÖZÜR
(Osmanlı Dönemi) Bir adamın kusur ve kabahatinin çok olması
ÖZÜR
(Osmanlı Dönemi) Fık: Abdesti bozucu ve devamlı olan şey
ÖZÜR
(Osmanlı Dönemi) Fevz. Zafer
Özür
(Osmanlı Dönemi) AZİR
Özür
kusur
özür
Sakatlık, bozukluk, eksiklik veya elverişsizlik, kusur, defo
özür
Bir kusurun, bir suçun elde olmadan yapıldığını ileri sürme veya bu kusurun hoş görülmesini gerektiren sebep, mazeret: "Harp tarihi bu saldırı için hiçbir özür bulamayacaktır."- F. R. Atay
özür
Bir kusurun, bir suçun elde olmadan yapıldığını ileri sürme veya bu kusurun hoş görülmesini gerektiren sebep, mazeret
özür
(Osmanlı Dönemi) mâzur
özürsüz
Избранное