It was such a hot day that we went swimming.
- Öylesine sıcak bir gündü ki yüzmeye gittik.
Such was the explosion that the roof was blown off.
- Öyle bir patlamaydı ki çatı uçuruldu.
He is a famous painter and should be treated as such.
- O ünlü bir ressamdır ve öyle davranılmalı.
He is a friend and I treat him as such.
- O benim bir arkadaşım ve ona öyle davranırım.
While I understand what you are saying, I cannot do accordingly.
- Söylediklerini anlamama karşın, öyle yapamıyorum.
Never have I heard anyone say a thing like that.
- Herhangi birinin öyle bir şey söylediğini asla duymadım.
I would never say anything like that.
- Ben asla öyle bir şey söylemezdim.
Tell me precisely why you think so.
- Neden öyle düşündüğünü bana tam olarak söyle.
At your age, I would think so, too.
- Senin yaşında ben de öyle düşünürdüm.
Mm-hm. I think so too.
- Mm- hm. Ben de öyle düşünüyorum.
Our car is rather old, but so is theirs.
- Arabamız oldukça eski ama onlarınki de öyle.
I would rather die than do such an unfair thing.
- Öylesine haksız bir şey yapmaktansa ölmeyi tercih ederim.