There are no benefits from praising a spoiled child. They should undergo a strict education.
- Şımarık bir çocuğu övmenin hiçbir faydası yok. Onlar sıkı bir eğitime maruz kalmalılar.
Praising children is an important thing.
- Çocukları övmek önemli bir şeydir.
Nobody wanted to praise my country.
- Hiç kimse ülkemi övmek istemedi.
Silvia had a stern father who never praised her.
- Silvia'nın onu övmeyen sert bir babası vardı.
He spends all his time extolling her virtues.
- O bütün zamanını erdemlerini övmek için harcar.
Nobody wants to praise my country.
- Hiç kimse benim ülkemi övmek istemiyor.
Nobody wanted to praise my country.
- Hiç kimse ülkemi övmek istemedi.
He spends all his time extolling her virtues.
- O bütün zamanını erdemlerini övmek için harcar.
Praise stimulates students to work hard.
- Övgü öğrencileri çok çalışmaya teşvik eder.
When we are praised, we gain confidence.
- Övüldüğümüz zaman güven kazanırız.
I got a lot of compliments on it.
- Onun üzerine birçok övgü aldım.
She is always fishing for compliments.
- Her zaman övgüler için balık tutuyor.
Were you praised by the teacher?
- Öğretmen tarafından övüldün mü?
The people praised him for his courage.
- İnsanlar onu cesaretinden dolayı övdü.
He spends all his time extolling her virtues.
- O bütün zamanını erdemlerini övmek için harcar.
There are economic systems that don't glorify money.
- Parayı övmeyen ekonomik sistemler var.
Glorify the ocean, but stay on the ground.
- Okyanusu öv ama karada kal.
His first answer was laudable.
- Onun ilk cevabı övgüye değerdi.
Mark is so honest that everybody commends him for it.
- Mark o kadar dürüsttür ki bunun için herkes onu över.
The returning soldiers were commended for their bravery in battle.
- Geri dönen askerler savaştaki cesaretleri nedeniyle övüldüler.
To raise one's name in later generations and thereby glorify one's parents, this is the greatest expression of filial piety.
- Birinin adını daha sonraki kuşaklarda yükseltmek ve böylece birinin ebeveynlerini övmek, bu anne babaya saygının en büyük ifadesidir.
He spends all his time extolling her virtues.
- O bütün zamanını erdemlerini övmek için harcar.