övülen

listen to the pronunciation of övülen
Турецкий язык - Английский Язык
panegyric
panegyrical
glorified
praised
öv
{f} praise

Every fox praises its tail. - Herkes kendi yaptığıyla övünür.

Praise stimulates students to work hard. - Övgü öğrencileri çok çalışmaya teşvik eder.

öv
{f} compliment

She is always fishing for compliments. - Her zaman övgüler için balık tutuyor.

I got a lot of compliments on it. - Onun üzerine birçok övgü aldım.

öv
eulogize
öv
{f} praised

When we are praised, we gain confidence. - Övüldüğümüz zaman güven kazanırız.

The people praised him for his courage. - İnsanlar onu cesaretinden dolayı övdü.

öv
extol

He spends all his time extolling her virtues. - O bütün zamanını erdemlerini övmek için harcar.

öv
{f} glorified
öv
{f} glorifying
öv
rave about
öv
glorify

There are economic systems that don't glorify money. - Parayı övmeyen ekonomik sistemler var.

Glorify the ocean, but stay on the ground. - Okyanusu öv ama karada kal.

öv
laud

His first answer was laudable. - Onun ilk cevabı övgüye değerdi.

öv
commend

The returning soldiers were commended for their bravery in battle. - Geri dönen askerler savaştaki cesaretleri nedeniyle övüldüler.

Mark is so honest that everybody commends him for it. - Mark o kadar dürüsttür ki bunun için herkes onu över.

öv
panegyrize
övülen
Избранное