ötesine

listen to the pronunciation of ötesine
Турецкий язык - Английский Язык
outside
further
beyond

Within the thermosphere, temperatures rise continually to well beyond 1,000 degrees C. - Termosfer içinde sıcaklıklar sürekli olarak 1.000 derece Celsius'un hayli ötesine yükselir.

Tom went beyond that. - Tom onun ötesine gitti.

öte
beyond

Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office. - Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.

When I have finished writing the letter, I will take you to the lake about two miles beyond the hill. - Ben mektubu yazmayı bitirdiğimde, seni yaklaşık olarak tepenin iki mil ötesindeki göle götüreceğim.

öte
{e} above

You must, above all, be faithful to your friends. - Her şeyin ötesinde arkadaşlarına sadık olmalısın.

Above and beyond this, he can read Hebrew. - Bunun ötesinde İbranice okuyabilir.

öte
the further side, the other side; the rest, the other; farther, further, beyond
öte
meta
öte
past

The post office is just past the bank. - Postane tam bankanın ötesinde.

ötesine geçmek
transcend
öte
far

They walked three miles farther. - Onlar üç mil öteye yürüdü.

The questions involved go far beyond economics. - Söz konusu sorular ekonominin çok ötesine geçiyor.

ufuk ötesine yayılım
(Bilgisayar) beyond-the-horizon propagation
öte
the other side

Sami was on the other side. - Sami öteki taraftaydı.

öte
over
öte
trans
öte
other, yonder, far (side)
öte
the further side of, the other side of
öte
further
ötesine geçmek
{f} overreach
üstünü kısmen örtüp ötesine geçmek
(Hukuk) overlap
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение ötesine в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Öte
mavera
öte
Konuşanın temel olarak aldığı bir şeyden daha uzak olan yer veya şey, mavera: "Köşklerin biraz ötesinde köy kulübelerine benzer derme çatma evler görülürdü."- R. E. Ünaydın
öte
Bulunulan yere göre karşı yanda olan
öte
Daha fazla, çok
öte
Bir şeyin arkadan gelen bölümü
öte
Bulunulan yere göre karşı yanda olan: "Evimizin bir yanı bahçe, öte yanı sokaktı."- M. Ş. Esendal
öte
Daha uzak
öte
Konuşanın temel olarak aldığı bir şeyden daha uzak olan yer veya şey, mavera
öte
Daha fazla, çok: "Güzel olduğu pek iddia edilmezdi ama, güzellikten de öte güçlü bir çekiciliği vardı."- H. Taner
ötesine
Избранное