öt

listen to the pronunciation of öt
Турецкий язык - Английский Язык
{f} hoot

I could hear an owl hooting in the distance. - Uzakta öten bir baykuş duyabiliyordum.

Fuck, I cannot sleep because those damned owls are hooting so loudly. - Lanet, uyuyamıyorum çünkü o lanet baykuşlar çok yüksek sesle ötüyorlar.

{f} blare
{f} crow

I'll be gone before the rooster crows. - Horoz ötmeden önce gitmiş olacağım.

I heard a rooster crow and knew I'd soon have to get out of bed. - Bir horozun öttüğünü duydum ve yakında yataktan çıkmak zorunda kalacağımı biliyordum.

coo

We are cooing like pigeons. - Güvercinler gibi ötüyoruz.

I am cooing like a pigeon. - Ben bir güvercin gibi ötüyorum.

{f} warble
ga11
Турецкий язык - Турецкий язык
bakınız öd (I)