This is a very rare specimen.
- Bu çok nadir bir örnektir.
These specimens are divided into several categories.
- Bu örnekler birkaç kategoriye ayrılır.
An application of a qualifier precludes non-partaking instances from the compound meaning of a term.
- Bir terimin birleşik anlamından dolayı, bir niteleyicinin kullanımı benzemeyen örnekleri engeller.
I can give you several instances.
- Sana birkaç örnek verebilirim.
Reporter: Can you give me an example?
- Muhabir: Bana bir örnek verebilir misin?
He's a tiger when he's angry is an example of metaphor.
- O kızdığı zaman bir kaplandır sözü metafora bir örnektir.
Would you like a free sample?
- Ücretsiz bir örnek ister misin?
Would you show us some samples of your work?
- Bize çalışmalarınızdan bazı örnekler gösterir misiniz?
We should lead by example.
- Örnek olarak liderlik etmeliyiz.
The teacher can show an example on the blackboard to clarify the type of answer expected.
- Öğretmen beklenen cevabın türünü netleştirmek için tahtada bir örnek gösterebilir.
Tom has always favored representative government.
- Tom her zaman örnek bir hükümete olumlu baktı.
Tom is an exemplary husband.
- Tom örnek bir kocadır.
Tom is doing an exemplary job.
- Tom örnek bir iş yapıyor.
I heard your idea on how to solve the problem, but I would have to ask you to exemplify what you mean.
- Sorunun nasıl çözüleceği konusundaki fikrinizi duydum, ancak neyi kastettiğinizi örneklemenizi istemek zorunda kalacağım.
He is an exemplary person with an excellent reputation.
- O, mükemmel şöhretiyle örnek alınacak bir kişidir.
Tom is doing an exemplary job.
- Tom örnek bir iş yapıyor.
Here is a sampling of today's program.
- İşte bugünün programı hakkında bir örnek.
I wasn't afraid of the blood sampling at all.
- Kan örneklemesinden hiç korkmuyordum.
Mary has always been a model student.
- Meryem her zaman örnek bir öğrenci oldu.
Tom has always been a model student.
- Tom her zaman bir örnek öğrenci olmuştur.