öpüşme

listen to the pronunciation of öpüşme
Турецкий язык - Английский Язык
kissing

Tom and Mary stopped kissing when John entered the room. - John odaya girdiğinde Tom ve Mary öpüşmeyi durdurdu.

Did you know that July 6 is the International Kissing Day? - 6 Temmuzun Uluslararası Öpüşme Günü olduğunu biliyor muydunuz?

smooch
öpüşmek
snog
öpüşmek
kiss

No one wants to kiss a pessimist. - Kimse bir kötümserle öpüşmek istemiyor.

Tom is very good at kissing according to Mary. - Tom, Mary'ye göre öpüşmekte çok iyidir.

öpüş
kiss

Everywhere you look you can see young couples kissing. - Baktığın her yerde öpüşen genç çiftleri görebilirsiniz.

I caught them kissing. - Onları öpüşürken yakaladım.

öpüşmek
kiss each other
öpüş
kissing; way of kissing
öpüşmek
to kiss

They looked like they were about to kiss. - Öpüşmek üzerelermiş gibi görünüyorlardı.

Every time Tom and Mary were about to kiss, someone came into the room. - Tom ve Mary öpüşmek üzere olduğunda her zaman odaya biri girdi.

öpüşmek
to kiss (each other)
öpüşmek
smooch
öpüşmek
(selâm) salute
öpüşmek
slang (for two vehicles) to collide
Турецкий язык - Турецкий язык
Öpüşmek işi
öpüş
Öpme işi veya biçimi
öpüş
Öpme işi veya biçimi: "O annesini her öpüşte, böyle bir defa yalanmayı âdet edinmişti."- S. F. Abasıyanık
öpüşmek
Biribiriyle tam olarak yan yana bulunmak, teması olmak
öpüşmek
Birbirini öpmek: "Çok göreceğim geldi diye boynuna sarıldı, öpüştüler..."- B. Felek
öpüşmek
Nesnelerin parçaları biribiriyle tam olarak yan yana bulunmak, teması olmak: "Parmaklıklı demir kapılar birbiriyle tam öpüşmemişti."- Ç. Altan
öpüşmek
Birbirini öpmek
öpüşme
Избранное