I didn't take any precautions.
- Herhangi bir önlem almadım.
They confirmed the importance of strengthening global precautions in order to prevent devastating losses.
- Onlar yıkıcı kayıpları önlemek için küresel önlemlerin güçlendirilmesinin önemini doğruladılar.
Such measures were not necessary.
- Böylesine önlemler gerekli değildi.
Drastic times call for drastic measures.
- Sert zamanlar sert önlemler gerektirir.
Drastic times call for drastic measures.
- Sert zamanlar sert önlemler gerektirir.
Such measures were not necessary.
- Böylesine önlemler gerekli değildi.
We have to take steps to prevent air pollution.
- Hava kirliliğini önlemek için önlemler almalıyız.
We have to take steps to prevent air pollution.
- Hava kirliliğini önlemek için tedbirler almalıyız.
In some cases, mastectomy is prophylactic surgery - a preventive measure taken by those considered to be at high risk of breast cancer.
- Bazı durumlarda, meme ameliyatı koruyucu bir ameliyattır- meme kanseri riski yüksek olduğu düşünülenler tarafından alınan bir önlem.
We are a suicide prevention organization.
- Biz bir intihar önleme örgütüyüz.
We are a suicide prevention organization.
- Biz bir intihar önleme organizasyonuyuz.
Kongre tedbiri tasdik etmedi.
- Kongre önlemi onaylamadı.
Herhangi bir tedbir almadım.
- Herhangi bir önlem almadım.