Please try your best to avoid accidents.
- Lütfen kazaları önlemek için elinizden geleni yapın.
Flares are used to avoid heat-seeking missiles.
- Fişekler ısı arayan füzeleri önlemek için kullanılır.
We have to take steps to prevent air pollution.
- Hava kirliliğini önlemek için önlemler almalıyız.
Tom couldn't have done anything to prevent the accident.
- Tom kazayı önlemek için bir şey yapmış olamazdı.
We have to take steps to prevent air pollution.
- Hava kirliliğini önlemek için önlemler almalıyız.
Tom couldn't have done anything to prevent the accident.
- Tom kazayı önlemek için bir şey yapmış olamazdı.
Cyprus is struggling to avoid bankruptcy.
- Kıbrıs iflası önlemek için mücadele ediyor.
Our aim is to forestall all those risks.
- Amacımız tüm bu riskleri önlemektir.
We sprinkle salt to ward off bad luck.
- Kötü şansları önlemek için tuz serpiyoruz.
We sprinkle salt to ward off bad luck.
- Kötü şansları önlemek için tuz serpiyoruz.
Washing your hands regularly is a good way to prevent catching some diseases.
- Ellerinizi düzenli olarak yıkama bazı hastalıklara yakalanmayı önlemek için iyi bir yoldur.
We have to take steps to prevent air pollution.
- Hava kirliliğini önlemek için tedbirler almalıyız.
Southern senators blocked anti-lynching legislation through the 1930s.
- Güney senatörleri 1930'lu yıllara kadar linç önleme yasasını engelledi.
Our aim is to forestall all those risks.
- Amacımız tüm bu riskleri önlemektir.
This campaign cannot forestall new Zika virus outbreaks.
- Bu kampanya yeni Zika virüs salgınlarını önleyemez.
What prevented her from coming yesterday?
- Dün onun gelmesini ne önledi?
It is a disease that can't be prevented.
- Bu önlenemez bir hastalıktır.
We are a suicide prevention organization.
- Biz bir intihar önleme organizasyonuyuz.
We are a suicide prevention organization.
- Biz bir intihar önleme örgütüyüz.
Skillful diplomacy helps to avert war.
- Becerikçi diplomasi, savaşı önlemeye yardımcı olur.
No one can avert death.
- Hiç kimse ölümü önleyemez.