It is clear that no one has anything new to suggest.
- Hiç kimsenin önermek için yeni bir şeyi olmadığı açıktır.
I was about to suggest the same thing.
- Ben aynı şeyi önermek üzereydim.
I would like to propose a toast on your birthday.
- Doğum gününde bir tost önermek istiyorum.
I'd like to propose a toast.
- Ben bir tost önermek istiyorum.
I'd like to offer you your job back.
- Sana işini geri önermek istiyorum.
Sometimes, accepting help is harder than offering it.
- Bazen yardımı kabul etmek onu önermekten daha zordur.
We have to come up with a plan.
- Bir plan önermek zorundayız.
Sometimes, accepting help is harder than offering it.
- Bazen yardımı kabul etmek onu önermekten daha zordur.
The president proposed a new plan.
- Başkan yeni bir plan önerdi.
He proposed an alternate plan.
- O, alternatif bir plan önerdi.
Are you offering to help?
- Yardım etmeyi öneriyor musun?
I appreciate the value of what you're offering.
- Önerdiğinin değerini takdir ediyorum.
I can recommend this restaurant.
- Bu lokantayı önerebilirim.
Since I've never eaten here before, I don't know what to recommend.
- Daha önce burada hiç yemediğim için ne önereceğimi bilmiyorum.
Your suggestion seems reasonable.
- Önerin mantıklı görünüyor.
I approve the suggestion.
- Ben, öneriyi onaylıyorum.
He proposed an alternate plan.
- O, alternatif bir plan önerdi.
Several plans were proposed.
- Birkaç plan önerildi.
Now, we show how this lemma can be used to prove our main theorem.
- Şimdi, bu yardımcı önermenin nasıl ana önermemizi kanıtlamak için kullanılabileceğini gösteriyoruz.