You may as well say it to him in advance.
- Siz de ona önceden söyleyebilirsiniz.
You have to make reservations in advance.
- Önceden rezervasyon yapmak zorundasın.
Tom was previously a drunk, but now he's a teetotaler.
- Tom önceden bir sarhoştu ama şimdi bir yeşilaycı.
Previously, I learned German in school.
- Önceden okulda Almanca öğrendim.
We prepared snacks beforehand.
- Biz önceden aperatifleri hazırladık.
I'll let you know beforehand.
- Sana önceden bildireceğim.
I wish you had called ahead.
- Keşke önceden arasaydın.
You really should've phoned ahead.
- Gerçekten önceden telefon etmeliydin.
You've already read the book?
- Önceden kitabı okudun?
Tom already has plans for this weekend.
- Bu hafta sonu için Tom'un önceden planları var.
We prepared snacks beforehand.
- Biz önceden aperatifleri hazırladık.
It would be to your advantage to prepare questions in advance.
- Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
I'm sorry, but I have a prior engagement.
- Üzgünüm, fakat önceden verilmiş sözüm var.
The defendant has no prior convictions.
- Sanığın önceden hiçbir mahkumiyeti yok.
I try to always arrive at least five minutes ahead of time.
- Her zaman en az beş dakika önceden gelmeye çalışırım.
Please inform me of the plan ahead of time.
- Lütfen önceden planınızı bana bildirin.
We prepared snacks beforehand.
- Biz önceden aperatifleri hazırladık.
I'll let you know beforehand.
- Sana önceden bildireceğim.
He bought the pre-cut pork loin.
- O önceden kesilmiş domuz filetosu aldı.
Has Tom already told you what needs to be done?
- Tom ne yapılması gerektiğini önceden sana söyledi mi?
In the same way as Hegel, Panovsky's notion of the dialectic makes history follow a predetermined course.
- Hegel'le aynı şekilde, Panovsky'nin diyalektik kavramı tarihe önceden belirlenmiş bir rotayı izlettirir.
bu seri (ürünler) önceden tanımlanmıştır.
This contest is fixed.
- Bu yarışma önceden ayarlanmış.
She's very unpredictable.
- O çok önceden bilinmez.