You may as well say it to him in advance.
- Siz de ona önceden söyleyebilirsiniz.
It would be to your advantage to prepare questions in advance.
- Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
Tom dumped Mary's body into the hole he had dug previously.
- Tom Mary'yi önceden kazdığı çukura indirdi.
Previously, I learned German in school.
- Önceden okulda Almanca öğrendim.
I know better than to climb mountains in winter without making all necessary preparations beforehand.
- Önceden gerekli tüm hazırlıkları yapmadan kışın dağlara tırmanmamam gerektiğini biliyorum.
Let's get things ready beforehand.
- İşleri önceden hazırlayalım.
We should have phoned ahead and reserved a table.
- Önceden telefon etmeliydik ve bir masa ayırtmalıydık.
I wish you had called ahead.
- Keşke önceden arasaydın.
You've already read the book?
- Önceden kitabı okudun?
Have you eaten your dinner already?
- Önceden akşam yemeğini yedin mi?
In the same way as Hegel, Panovsky's notion of the dialectic makes history follow a predetermined course.
- Hegel'le aynı şekilde, Panovsky'nin diyalektik kavramı tarihe önceden belirlenmiş bir rotayı izlettirir.
He arrived two days previously.
- O iki gün önceden vardı.
I'm sorry, but I have a prior engagement.
- Üzgünüm, fakat önceden verilmiş sözüm var.
No prior experience is necessary.
- Daha önceden herhangi bir deneyim gerekli değildir.
I try to always arrive at least five minutes ahead of time.
- Her zaman en az beş dakika önceden gelmeye çalışırım.
Please inform me of the plan ahead of time.
- Lütfen önceden planınızı bana bildirin.
I'll let you know beforehand.
- Sana önceden bildireceğim.
Let's get things ready beforehand.
- İşleri önceden hazırlayalım.
He bought the pre-cut pork loin.
- O önceden kesilmiş domuz filetosu aldı.
Has Tom already told you what needs to be done?
- Tom ne yapılması gerektiğini önceden sana söyledi mi?
In the same way as Hegel, Panovsky's notion of the dialectic makes history follow a predetermined course.
- Hegel'le aynı şekilde, Panovsky'nin diyalektik kavramı tarihe önceden belirlenmiş bir rotayı izlettirir.
bu seri (ürünler) önceden tanımlanmıştır.
This contest is fixed.
- Bu yarışma önceden ayarlanmış.
She's very unpredictable.
- O çok önceden bilinmez.