ömür boyu

listen to the pronunciation of ömür boyu
Турецкий язык - Английский Язык
for life

Tom is going to prison for life. - Tom ömür boyu hapse gidiyor.

The man went to pieces when the judge said he would have to go to prison for life. - Yargıç onun ömür boyu hapsedileceğini söylediğinde adam sinir krizine girdi.

1. lifelong. 2. all one's life, throughout one's life
in perpetuity
during good behavior
for perpetuity
to perpetuity
for life; lifelong, lifetime
perpetuity
lifetime

This is the chance of a lifetime. - Bu bir ömür boyu şanstır.

You're very lucky you know! A such thing happen only once in a lifetime. - Bilirsin çok şanslısın! Böyle bir şey bir ömür boyu sadece bir kez olur.

life time
{s} lifelong

Marriage is a lifelong commitment. - Evlilik ömür boyu sadakattir.

Working in the Kremlin has been my lifelong dream. - Kremlin'de çalışmak benim ömür boyu süren düşüm olmuştur.

ömür boyu süren
lifetime

This is the opportunity of a lifetime. - Bu, bir ömür boyu süren fırsattır.

ömür boyu askerlik yapan kimse
lifer
ömür boyu gelir
perpetuity
ömür boyu görevde kalan
perpetual
ömür boyu hak vermek
settle
ömür boyu hapis
life imprisonment, life sentence
ömür boyu hapis
(Hukuk) life sentence, life detention order
ömür boyu hapis
life sentence

The convicted drug dealer was willing to comply with the authorities to have his death sentence reduced to a life sentence. - Mahkûm uyuşturucu satıcısı ölüm cezasını ömür boyu hapis cezasına düşürtmek için yetkililere boyun eğmeye istekliydi.

The man was given a life sentence. - Adama ömür boyu hapis cezası verildi.

ömür boyu hapis
lifer
ömür boyu hapis cezası
law life sentence
ömür boyu mülkiyet hakkı
life interest
ömür boyu sürme
perpetuity
ömür boyu yıllık gelir
life annuity
ömürboyu
lifelong
Турецкий язык - Турецкий язык
Sağ kalındığı, yaşandığı sürece
ömür boyu
Избранное