Don't argue when you are angry and don't eat when you are full.
- Öfkeli isen tartışma ve tok isen yemek yeme.
Why are you so angry?
- Neden bu kadar öfkelisin?
The furious mob attacked the building.
- Öfkeli kalabalık binaya saldırdı.
Tom had never seen Mary so furious.
- Tom Mary'yi bu kadar öfkeli görmemişti.
You're not still sore, are you?
- Hâlâ öfkeli değilsin, değil mi?
She was indignant when I said she was lying.
- Yalan söylediğini söylediğimde o öfkeliydi.
Mike wore an indignant look.
- Mike öfkeli bir görüntü takındı.
She was somehow incensed against me.
- Her nedense bana karşı öfkeliydi.