I have made a prize mistake.
- Bir ödül hatası yaptım.
Kaoru, yours is the best reaction so far - you win the grand prize.
- Kaoru, şimdiye kadar en iyi tepki sizinki - büyük ödülü kazanırsınız.
You shall have a reward.
- Siz bir ödül alacaksınız.
Your effort will be rewarded in the long run.
- Çabanız uzun vadede ödüllendirilecektir.
Tom died three days before he was to receive the award.
- Tom ödülünü almadan üç gün önce öldü.
They awarded her a gold metal for her achievement.
- Başarısı için onu altın madalyayla ödüllendirdiler.
It's a very rewarding feeling.
- Bu çok ödüllendirici bir duygu.
I didn't expect any gift.
- Hiç ödül beklemiyordum.
Tom reluctantly accepted the gift.
- Tom ödülü isteksizce kabul etti.
Everybody has won, and all must have prizes.
- Herkes kazandı ve hepsinin ödülleri olmalıdır.
She carried off all the prizes.
- O, bütün ödülleri kazandı.
Life does not repeat its gifts.
- Yaşam, ödüllerini tekrar etmez.