öğretilecek

listen to the pronunciation of öğretilecek
Турецкий язык - Английский Язык
be taught
öğret
{f} taught

While employed at the bank, he taught economics at college. - Bankada görevlendirildiğinde ,kolejde ekonomi öğretti.

My mother taught me how to make osechi. - Annem bana nasıl osechi yapılacağını öğretti.

öğret
{f} teach

I will teach you to play chess. - Sana satranç oynamayı öğreteceğim.

I know that you're a teacher. - Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.

öğret
{f} enlightened
öğret
instruct

I've been a ski instructor for three years. - Üç yıldır bir kayak öğretmeniyim.

Not all of the books are instructive. - Kitapların hepsi öğretici değil.

öğret
{f} edifying
öğret
{f} teaching

Your method of teaching English is absurd. - Senin İngilizce öğretme yöntemin saçmadır.

All our teachers were young and loved teaching. - Tüm öğretmenler gençtiler ve öğretmeyi sevdiler.

öğret
edify
öğret
school

My father teaches English at a high school. - Babam, bir lisede İngilizce öğretiyor.

Tom always stays at school as late as the teachers allow him to. - Tom her zaman öğretmenler kendisine izin verdiği sürece geç saatlere kadar okulda kalır.

öğret
schooling
öğretilecek
Избранное