While employed at the bank, he taught economics at college.
- Bankada görevlendirildiğinde ,kolejde ekonomi öğretti.
My mother taught me how to make osechi.
- Annem bana nasıl osechi yapılacağını öğretti.
I will teach you to play chess.
- Sana satranç oynamayı öğreteceğim.
I know that you're a teacher.
- Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
I've been a ski instructor for three years.
- Üç yıldır bir kayak öğretmeniyim.
Not all of the books are instructive.
- Kitapların hepsi öğretici değil.
Your method of teaching English is absurd.
- Senin İngilizce öğretme yöntemin saçmadır.
All our teachers were young and loved teaching.
- Tüm öğretmenler gençtiler ve öğretmeyi sevdiler.
My father teaches English at a high school.
- Babam, bir lisede İngilizce öğretiyor.
Tom always stays at school as late as the teachers allow him to.
- Tom her zaman öğretmenler kendisine izin verdiği sürece geç saatlere kadar okulda kalır.