What is learned in the cradle is carried to the tomb.
- Beşikte öğrenilen mezara kadar taşınır.
My learned friend (a formal, courteous description of a lawyer).
Everyday behavior is an overlay of learned behavior over instinct.
It's difficult to learn a foreign language.
- Yabancı dil öğrenmek zordur.
One of my dreams is to learn Icelandic.
- Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.
I am learning a little English.
- Ben biraz İngilizce öğreniyorum.
I am learning Japanese to play mahjong in Japan.
- Japoncayı Japonya'da mahjong oynamak için öğreniyorum.
I learned a lot about Greek culture.
- Yunan kültürü hakkında çok şey öğrendim.
I learned to play guitar when I was ten years old.
- On yaşındayken gitar çalmayı öğrendim.
Soon learnt, soon forgotten.
- Çabuk öğrenilirse, çabuk unutulur.
Tom learnt from Mr Ogawa that many people have scorn for the nouveau riche.
- Tom birçok insanın sonradan görme insanları küçümsediğini Bay Ogawa'dan öğrendi.