Tom is a slow learner.
- Tom bir yavaş öğrenici.
Someday, dear language learner, you must stop poring over IPA charts and start listening to people.
- Sevgili dil öğrenicisi, bir gün, uluslararası sesletim derneği çizelgelerini tetkik etmekten vazgeçmelisin ve insanları dinlemeye başlamalısın.
One of my dreams is to learn Icelandic.
- Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.
I am learning Japanese to play mahjong in Japan.
- Japoncayı Japonya'da mahjong oynamak için öğreniyorum.
I am learning a little English.
- Ben biraz İngilizce öğreniyorum.
That didn't happen when I was learning Esperanto.
- O Esparanto öğrenirken olmadı.
To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
- Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
- Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
Soon learnt, soon forgotten.
- Çabuk öğrenilirse, çabuk unutulur.
I've learnt nothing from the teacher.
- Öğretmenden hiçbir şey öğrenmedim.