He is a student of life.
There are 40 pupils in this class.
- Bu sınıfta kırk öğrenci var.
The pupil was punished for smoking.
- Öğrenci sigara içtiği için cezalandırıldı.
Few students know how to read Latin.
- Latince'nin nasıl okunacağını çok az öğrenci bilir.
Are you a teacher or a student here?
- Siz burada bir öğretmen misiniz yoksa bir öğrenci misiniz?
Praise stimulates students to work hard.
- Övgü öğrencileri çok çalışmaya teşvik eder.
Students should develop their reading skills.
- Öğrenciler, okuma yeteneklerini geliştirmeliler.
Tom was teased at school because he was a slow learner.
- Tom yavaş bir öğrenci olduğu için okulda alay edildi.
You are a fast learner.
- Sen hızlı bir öğrencisin.
This student isn't rich, he won a scholarship to study abroad.
- Bu öğrenci zengin değil, o yurtdışında eğitim için bir burs kazandı.
This summer, no scholarships were awarded to students who received one last year.
- Burslar artık geçen yıl olduğu gibi bu yaz aynı öğrencilere verilmedi.
Today schoolboys are more naughty than earlier.
- Bugünkü erkek öğrenciler daha öncekilerden daha yaramazdırlar.
Tom was as excited as a schoolboy.
- Tom bir öğrenci gibi heyecanlıydı.
Tom blushed like a schoolgirl.
- Tom bir kız öğrenci gibi kızardı.
She showed me a picture of her mother as a schoolgirl.
- O bana annesinin bir kız öğrenci olarak resmini gösterdi.
Talebe 256'nın karekökü on altıdır diye cevapladı.
- Öğrenci 256'nın karekökü on altıdır diye yanıtladı.
Toplam olarak takribî bin talebe var.
- Toplam olarak yaklaşık bin öğrenci var.