One of my dreams is to learn Icelandic.
- Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.
I am learning Japanese to play mahjong in Japan.
- Japoncayı Japonya'da mahjong oynamak için öğreniyorum.
She is learning the piano.
- O, piyanoyu öğreniyor.
I am learning a little English.
- Ben biraz İngilizce öğreniyorum.
Finally we have learned the truth.
- Sonunda,gerçeği öğrendik.
To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
- Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
I learnt nothing from the teacher.
- Öğretmenden hiçbir şey öğrenmedim.
Soon learnt, soon forgotten.
- Çabuk öğrenilirse, çabuk unutulur.