You have eaten lunch, haven't you?
- Öğle yemeğini yedin, değil mi?
I have already eaten lunch.
- Daha önce öğle yemeği yedim.
We asked ten people to the luncheon.
- Öğle yemeğine on kişi davet ettik.
I'm afraid I won't be able to make it for our luncheon appointment.
- Maalesef öğle yemeği randevumuz için bunu yapamayacağım.
Do you know a good place to have lunch?
- Öğle yemeği yemek için iyi bir yer biliyor musunuz?
Tom didn't feel like eating lunch.
- Tom'un canı öğle yemeği yemek istemiyordu.
We often have lunch together.
- Biz sık sık birlikte öğle yemeği yeriz.
Tom didn't have lunch.
- Tom öğle yemeği yemedi.
We can buy hot lunches.
- Sıcak öğle yemekleri alabiliriz.
They are impatient for their lunch.
- Onlar öğle yemekleri için sabırsızlar.
I have already eaten lunch.
- Daha önce öğle yemeği yedim.
I wash my hands before eating lunch.
- Öğle yemeği yemeden önce ellerimi yıkarım.