öğütülmüş

listen to the pronunciation of öğütülmüş
Турецкий язык - Английский Язык
milled
crushed
ground

A teaspoon of ground cinnamon is about two grams. - Bir çay kaşığı öğütülmüş tarçın yaklaşık iki gramdır.

granulated
grinded
öğüt
advice

He gave her a piece of advice. - O, ona biraz öğüt verdi.

The old man gave me a useful piece of advice. - Yaşlı adam bana bir parça faydalı öğüt verdi.

öğüt
{i} counsel
öğüt
tip
öğüt
a piece of advice

He gave her a piece of advice. - O, ona biraz öğüt verdi.

I'd like to give you a piece of advice. - Sana küçük bir öğüt vermek istiyordum.

öğüt
exhort
öğüt
recommendation
öğüt
guidance
öğüt
{f} milled
öğüt
preaching

I'm fed up with him always preaching to me. - Bana her zaman öğüt vermesinden bıktım.

öğüt
{f} grinded
öğüt
{f} milling
öğüt
{f} grinding
öğüt
grind

I grind my own coffee beans every morning. - Her sabah kendi kahve çekirdeklerimi ben öğütürüm.

Grind this coffee very fine. - Bu kahveyi çok ince öğüt.

öğüt
pointer
kaba öğütülmüş tahıl
grits
kalın öğütülmüş unla yapılan ekmek
coarse bread
öğüt
admonition
öğüt
sermon
öğüt
warning
öğüt
advice, counsel
öğüt
rede
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение öğütülmüş в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Öğüt
nasihat
Öğüt
mevize
öğüt
Bir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için söylenen söz, nasihat
öğüt
Bir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için söylenen söz, nasihat: "Bütün öğütlerine itaat ettiğim hâlde hiçbir şeye muvaffak olamıyorduk."- A. Gündüz
öğütülmüş
Избранное