Mary poked Tom in the eye with a stick.
- Mary Tom'un gözüne bir çubuk soktu.
I killed the rat with a stick.
- Bir çubukla fareyi öldürdüm.
I only ate one granola bar.
- Ben sadece bir granola çubuk yedim.
The girl exercised on the parallel bars.
- Kız paralel çubuklarda egzersiz yaptı.
We need new curtain rods.
- Yeni perde çubuklarına ihtiyacımız var.
Mary conducted the orchestra using a baton.
- Mary bir çubuk kullanarak orkestrayı yönetti.
All the world is divided into three types of people - finger-users, chopstick-users, and fork-users.
- Bütün Dünya üç tip insana bölünmüştür-parmak-kullananlar, çubuk- kullananlar, ve çatal-kullananlar.
Lucy can't use chopsticks.
- Lucy yemek çubuklarını kullanamaz.
Lucy can't use chopsticks.
- Lucy yemek çubuklarını kullanamaz.
The boy tried eating with chopsticks.
- Çocuk çubuklarla yemeğe çalıştı.
For the first month after the accident she could only drink liquids through a straw.
- Kazadan sonra ilk bir ay sadece bir çubuk vasıtasıyla sıvı şeyler içebildi.
The textile factory's windows are fitted with iron bars so when a fire broke out inside the factory, most of the workers died.
- Tekstil fabrikasının pencereleri demir çubuklarla donatılmış bu yüzden fabrikada yangın çıktığında işçilerden çoğu öldü.
Do you want a pretzel?
- Kıvrık çubuk kraker istiyor musun?
Selfie sticks are banned in many museums and galleries.
- Selfie çubukları, birçok müze ve galeride yasaklandı.
I usually eat rice with chopsticks.
- Pirinç pilavını genellikle çubuklarla yerim.
Mr. Parker tried eating with chopsticks.
- Bay Parker çubuklarla yemeğe çalıştı.