Believe it or not, I can actually draw.
- İster inanın ister inanmayın, ben aslında resim çizebilirim.
Tom said he would draw a map for her if necessary.
- Tom, eğer gerekirse onun için bir harta çizeceğini söyledi.
Cross out all the wrong answers.
- Tüm yanlış cevapların üstünü çiz.
Cross out the incorrect words.
- Yanlış kelimeleri çiziniz.
After dinner, we all went into the drawing room.
- Akşam yemeğinden sonra, Hepimiz çizim odasına gittik.
She watched him drawing a picture.
- O, onun bir resim çizişini izledi.
Mary could not stop looking at the picture of Sleeping Beauty that Tom had drawn.
- Mary Tom'un çizdiği Uyuyan Güzel resmine bakmaktan vazgeçemedi.
Tom entered the room with his gun drawn.
- Silahını çizilmiş Tom odaya girdi.
I think they're plotting something.
- Sanırım onlar bir şey çiziyorlar.