Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
In a time-bound society time is seen as linear- in other words as a straight line extending from the past, through the present, to the future.
- Zamana bağlı bir toplumda zaman lineer olarak görülür-yani geçmişten şimdiki zamana ve geleceğe doğru uzanan düz bir çizgi olarak.
The new line of dresses is from Paris.
- Elbiselerin yeni çizgisi Paris'ten.
The boy spends hours drawing superhero comics.
- Çocuk süper kahraman çizgi romanları çizerek saatler harcıyor.
The girl spends hours drawing superhero comics.
- Kız süper kahraman çizgi romanları çizerek saatler harcıyor.
On your marks, get set, go!
- Çizgilerinize, hazırlanın, başlayın!
I like this striped shirt.
- Bu çizgili gömleği seviyorum.
Tom wore a red and white striped tie.
- Tom, kırmızı ve beyaz çizgili kravat taktı.
Tom made a dash for the front door.
- Tom ön kapı için bir çizgi yaptı.
This lucky streak won't last forever.
- Bu şanslı çizgi sonsuza dek sürmeyecek.
What's your favorite cartoon?
- Senin en sevdiğin çizgi film nedir?
Tom worked as a cartoonist.
- Tom bir çizgi film karakteri olarak çalıştı.
He will have gotten the inspiration from that animated cartoon.
- O hareketli çizgi filmden ilham almış olacak.
What's your favorite animated movie?
- En sevdiğiniz çizgi film nedir?
My hobby is reading comics.
- Hobim çizgi roman okumaktır.
Really? My hobby is reading comics.
- Sahi mi? Benim hobim çizgi roman okumaktır.
Tom stayed on the sideline.
- Tom yan çizgide kaldı.
The blue lines on the map correspond to rivers.
- Haritadaki mavi çizgiler nehirlere karşılık gelir.
He drew some vertical lines on the paper.
- Kağıt üzerinde bazı dikey çizgiler çizdi.
Mary likes to wear clothes with vertical stripes, because she heard they make you look thinner.
- Mary dikey çizgili giysiler giymekten hoşlanır çünkü onların daha ince gösterdiğini duymuş.
He drew some vertical lines on the paper.
- Kağıt üzerinde bazı dikey çizgiler çizdi.
He draws straight lines.
- O, düz çizgiler çizer.